2 0 0
Yeşil ve Maviyle İç İçe Bir Kent
Narenciye kokularının arasından burnunuza keskin bir limon kokusu geliyor. Kokunun geldiği yere doğru yönelip biraz yürüdükten sonra karşınıza bir limon ağacı çıkıveriyor. Dalından bir limon koparıp tırnaklarınızla kokusunu elinize hapsediyorsunuz. Ardından sahile doğru yürüyüp mis gibi bir deniz havası alıyorsunuz. Hava güzel, insanlar sıcacık, restoranlardan nefis kokular geliyor. İçlerinden birine girip kendinize bir cive yemeği ısmarlıyorsunuz. Nefis bir fesleğen kokusu eşliğinde karnınızı doyurduktan sonra kentin altın sarısı kumlarında güneşlenmek için sahile gidiyorsunuz. Bilin bakalım neredesiniz? Cevabı hemen buldunuz, eminim. Evet, Antalya’dasınız. Akdeniz Turlarının incisi olan bu güzel tatil yerini daha güzel deneyimlemek için görmeden dönmemeniz gereken birkaç yere birlikte göz gezdirelim.
Antalya’da Gezilecek Tarihi Yerler
Antalya’da gezilecek tarihi yerler öylesine geniş bir yelpazeyi içerisine alır ki, bu muhteşem kent tarihi dokusuyla sizi adeta büyüler. Dünyanın çok az bölgesinde gözlemleyebileceğiniz antik kalıntılar, kadim geçmişe uzanan kentler, onlarca uygarlığa ve medeniyete ev olmuş binlerce yıllık tarihi bulunan yapılar, Antalya’nın muhteşem geçmişinden kalan izlerdir. Bu şehir öylesine büyüleyicidir ki; yaşamınızın bir bölümünü sadece buradaki tarihi kalıntıları incelemeye ve keşfetmeye ayırabilirsiniz. İşte size Antalya’da bir tatil planlamak ya da
Antalya Turları ile bu muhteşem şehir keşfetmek için bir başka ilham kaynağı olacak Antalya’da gezilecek tarihi yerler listemiz! Dilerseniz en iyi konaklama seçeneklerimizi kaleme aldığımız
Antalya Otel Önerileri ve Antalya'da Nerede Kalınır? isimli makalemize de göz atabilirsiniz.
Hıdırlık Kulesi
Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde yer alan Hıdırlık Kule’si, 100’lü yıllardan günümüze uzanan etkileyici tarihi ile rotamıza müdahil oluyor. Yüksekliği 14 metre olan kulenin tarihi daha tam olarak aydınlatılamamış yani kimin için, ne amaçla ve tam olarak ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Fakat yaklaşık 1900 yıllık tarihi ile bir anıt mezar olarak inşa edildiği düşünülür. Sağlam bir yapısı olduğundan körfeze gelen gemilerin saldırısından korunma amaçlı bir savunma kalesi olduğu da tahminler arasındadır. Mimari açıdan Osmanlı ve Selçuklu Devleti’nden izler taşıyan kule, mimarlık ve sanat tarihi gibi alanlar için de önem taşımaktadır. Karaalioğlu Parkı’nın hemen yanında bulunan kulenin içerisine giriş izni olmadığından ücret ödenmez. Kuleyi gedikten sonra yakınlarında bulunan ve restoran ve kafelerde biraz dinlenip kendinize Antalya mutfağından güzel bir yemek ısmarlayabilirsiniz.
Aspendos Antik Tiyatrosu - Serik
Aspendos Antik Kenti, birçok muntazam tarihi yapıya ev sahipliği yapsa da bunlar içerisinde kuşkusuz en önemlisi Aspendos Antik Tiyatrosu’dur. Antik kent içerisinde yer alan tiyatro, M.Ö. 1200 yılında kurulmuştur. Mimarisi ünlü mimar Aspendos’lu Theodorus’un oğlu Zenon tarafından geliştirilen tiyatro, aynı zamanda Roma döneminden günümüze kadar sahnesi ulaşan en eski tiyatro olma özelliğine de sahiptir. Son derece ihtişamlı yapıya sahip olan Aspendos Antik Tiyatrosu hakkında size ne denli övgüler de bulunsak az kalacak. Mutlaka Antalya seyahatlerinizde ziyaret etmenizi öneririz.
Hadrian Kapısı - Muratpaşa
Hadrian Kapısı ya da bir diğer adıyla “Üçkapılar” Antalya’da gezilecek yerler arasında en özellerinden biridir. Hadrian Kapısı’nın hikayesi hakkında size kısaca bilgi verelim. Bu muhteşem üç adet sütundan oluşan kapı, Roma İmparatoru Hadrianus’un M.S. 130 yılında bölgeye ziyarette bulunması şerefine inşa edilmiş. O dönemki kenti çevreleyen bugün ise Antalya’nın tam merkezinde konumlanan surlar üzerine inşa edilen Hadrian Kapısı, iki adet dev kulenin tam ortasındadır. Antik miraslara, kültürel zenginliklere, kadim dünyadan kalan izlere meraklıysanız Hadrian Kapısı, sizi sadece tarihte bir yolculuk yapmakla bırakmayacak, aynı zamanda tarihi yaşamanızı sağlayacaktır.
Tarihi Kaleiçi - Muratpaşa
Antalya’da gezilecek tarihi yerler denildiğinde hepimizin aklına ilk gelen hiç şüphesiz Kaleiçi’dir. Antalya’nın merkez ilçelerinden olan Muratpaşa içerisinde yer alan Kaleiçi, tarihi dokusuyla adeta Avrupa’nın en önemli kültürel mirasları olan kadim kentlerini andırır. Her bir detayıyla sizi büyüleyecek olan tarihi Kaleiçi, birçok tarihi yapıya ev sahipliği yapar. Daracık sokaklarında gezerken tarihin kokusunu içinizde hissedeceğinizden emin olabilirsiniz. Ayrıca Kaleiçi, Antalya’daki eğlencenin de merkezidir. Bölgenin yöresel lezzetlerinin tadına bakabileceğiniz birçok restoranı burada bulabilir ya da tarih dolu gezintinizin ortasında soluklanmak için birkaç yudum bir şeyler içebilirsiniz.
Alanya Kalesi - Alanya
Antalya’nın bir başka büyüleyici tarihi yapısı olan Alanya Kalesi, tahmin edeceğiniz üzere Alanya sınırları içerisinde. İlçe merkezine yakın, denize sıfır konumda bulunan Alanya Kalesi, sadece tarihi dokuyu yansıtmakla kalmaz aynı zamanda kusursuz bir manzara vadeder. Efendim burada Akdeniz’in en özel ve daha önce gözlemlemediğiniz manzarasını keşfedebilirsiniz. Üstelik bu doğal güzelliklerle dolu keşif yolculuğunuzda size eşsiz bir tarih eşlik edecektir. 6,5 km boyunca uzanan, 83 kule ve 140 burca ev sahipliği yapan Alanya Kalesi, 10 hektarlık devasa bir yarımada üzerindedir. Alanya Kalesi’nin bu eşsiz konumundan bölgenin tarih öncesi dönemde ve kadim çağlarda da ne denli önemli olduğunu doğrudan gözlemleyebilirsiniz. Son olarak kalenin Helenistik Dönemden kalmış olmasına rağmen, birçok kez dönüşümden geçtiğini de belirtelim. Selçuklular, Osmanlılar ve Romalılar Alanya Kalesi’ne birçok ekleme yapmış.
Gelidonya Feneri - Kumluca
Antalya’da gezilecek tarihi yerler listemizin şimdi ki rotası ise oldukça özel bir yer. Kumluca’da bulunan Gelidonya Feneri, 227 metre yükseklikteki konumuyla Türkiye’nin en yüksek deniz feneri olma özelliğine sahip. Eşsiz bir doğal güzelliğin içerisinde yer alan Gelidonya Feneri, sadece tarihi dokusuyla değil aynı zamanda tabiat güzelliğiyle de sizi büyüleyecek. Fener, Antalya’nın en özel doğal güzelliklerinden biri olan Taşlık Burnu üzerine inşa edilmiş ve kusursuz bir Akdeniz manzarasına ev sahipliği yapıyor. Göreceklerinize inanamayacağınızdan eminiz.
Antalya’nın Antik Kentleri
Tarihi gezintiye doymadıysanız sizin için özel
olarak hazırladığımız ve rehber niteliğinde olacak Antalya gezilecek yerler
listemizin bir sonraki durağı ise antik kentler. Antik kentlerin başkenti
neresidir, diye birisi sorsa hemen herkes hızla atılarak Antalya der. Tarihin
her döneminden kalma antik kentlere ev sahipliği yapan Antalya, sadece bu
muhteşem kentler için bile ziyaret edilebilir bir kenttir. Bu konuda öylesine
iddialıyız ki Antalya Otelleri arasında tercihte bulunurken,
seçeceğiniz oteli bile antik kentlere yakınlığına göre değerlendirmenizi
öneririz. Bazıları henüz tam anlamıyla keşfedilemeyen Antalya’nın antik
kentleri, gerçek anlamıyla tarihe tanıklık etmiştir. Antik dönemden aldıkları
mirası bugüne kadar taşıyan antik kentlerle tarihin içinde hapsolmak ve insanlığın
her dönemini yerinde keşfetmek istiyorsanız Antalya’nın tüm antik kentlerini
sizin için listeledik! Buyrun, daha fazla beklemeden muhteşem yolculuğumuza
çıkalım.
Aspendos Antik Kenti - Serik
Antalya denilince deniz, kum, güneş ve tatil sözcüklerinden sonra akla gelen kelime Aspendos olsa gerek. Antalya’nın Serik ilçesinin Belkıs mahallesinde yer alan antik kent, milattan önce onuncu yüzyılda Akalar tarafından kurulmuştur. Kentin içerisinde yer alan meşhur Aspendos Tiyatrosu ise Romalılar tarafından milattan sonra ikinci yüzyılda inşa edilmiştir. Bir açık hava tiyatrosu olan Aspendos Antik Tiyatrosu, benzerleri arasında günümüze en iyi şekilde ulaşan yapıdır ki, bu da bize antik tiyatronun iyi korunduğunu gösteriyor. Kentin tanrıları ile imparator ve ailesine ithaf edilen tiyatronun mimarı Aspendos halkından Zenon’dur. Rivayet edilen odur ki, Aspendos kralının çok güzel bir kızı varmış. Bölgedeki tüm delikanlılar kraldan evlenmek için izin isterlermiş. Zenon ve ikiz kardeşi de bu güzel kıza talip olmuşlar, tabi ki. Bunun üzerine kral kızını, Aspendos için en güzel işi yapana vereceğini söylemiş. Kralın bu lafından sonra çalışmaya başlayan delikanlılar ise kısa sürede pek güzel işler çıkarmışlar. Zenon’un ikiz kardeşi kente su getiren su kemerleri yapmış ve çok karmaşık yollardan kente su gelmesini sağlamış. Zenon ise meşhur antik tiyatroyu yapmış. Öyle ki, tiyatroda yere metal bir para düşse en üst sıralardan sesi duyulacak kadar iyi bir akustiğe sahipmiş. Bu iki kardeş arasından seçim yapamayan kral ise kızını kılıcıyla ikiye ayırarak iki kardeş arasında paylaştırmış. Böyle ilginç bir hikayesi olan ve on iki bin kişi kapasiteli antik tiyatroda yıl içerisinde pek çok konser ve etkinlik planı yapılıyor.
Side Antik Kenti - Side
Aksu Çayı’nın doğusundan Antalya’nın doğusuna uzanan ve Likya ile Klikya Antik Kentleri arasında kalan coğrafi bölge, Pamfilya diye anılır. Pamfilya bölgesinin liman kentlerinden birisi de Side. Yerleşim yeri olarak tarihi milat öncesi dönemlerde yedinci yüzyıla dayanan Side, önce Lidya sonrasında da Perslerin hakimiyetine girmiştir. Ardından pek çok ulusa ev sahipliği yapan Side Antik Kenti, günümüzün önemli turistik noktalarından biri haline gelmiştir. Bu antik kentte en meşhur nokta şüphesiz ki antik tiyatrodur. Sahne binası üç katlı şekilde inşa edilmiş tiyatronun süslemelerinde Barok Dönem Mimarisi öne çıkar. Roma döneminde gladyatör dövüşleri için de kullanılan antik tiyatroya giriş ücretlidir fakat Müzekart ile de giriş yapılabilir. Side Antik Kenti’nde bir diğer önemli nokta, Athena Tapınağı. 150’li yıllarda yapıldığı düşünülen tapınak, Yunan mitolojisinde ışığın ve güneşin tanrısı olarak bilinen Apollon’a ithaf edilmiştir. İçerisinde anıtsal çeşmeler, kapılar, hamamlar gibi pek çok yapıt bulunduran Side Antik Kenti’nin yakından görmek ve harika bir tatil yapmak için Side Otellerine göz gezdirebilirsiniz.
Olympos Antik Kenti - Kumluca
Muhteşem doğal güzelliğiyle Olympos Antik Kenti, antik dönemde de Antalya coğrafyasının neden bu denli tercih edildiğinin kanıtıdır. Olympos Antik Kenti öylesine muhteşem bir tabiat güzelliğinin içerisinde yer alıyor ki, buraya geldiğinizde sadece tarihin içerisinde muhteşem bir yolculuk yaşamakla kalmayacaksınız. Aynı zamanda şehrin gürültüsünden uzakta, şırıl şırıl akan suyun eşliğinde tabiatla birlikte huzur bulacaksınız. Kentin tam ortasından geçen Akçay ya da bir diğer adıyla Olympos Çayı, ruhunuza dingilik katacak. Bir köşede oturup, içinize oksijeni çekip adeta doğal güzellik içerisinde kaybolacaksınız. Evet size bir tarihi kenti anlatıyoruz ama hep doğadan dem vurduk. Gerçek bir minimal dünyayı andıran Olympos Antik Kenti içerisinde neler mi var? Neler yok ki? Bir adet muhteşem köprü, nekropol kilisesi, kentin 11 odadan oluşan giriş bölümü, psikoposluk sarayı, Marcus Aurelius’un anıt mezarı ve mozaikli eşsiz bir yapı bu muhteşem kentin bileşenlerinden sadece bazıları. Aynı zamanda Likya Yolu üzerinde yer alan Olympos Antik Kenti, kamp yapabileceğiniz birçok alana da ev sahipliği yapıyor. Tarih ve tabiatla dolu bir seyahat arayışındaysanız M.Ö. 300 yılında inşa edildiği düşünülen bu kadim kent, muhteşem bir tercih olacaktır.
Perge Antik Kenti - Aksu
Antalya’nın antik kentleri arasında en ünlülerinden biri olan Perge Antik Kenti, muhteşem nizamıyla ön plana çıkıyor. Roma döneminin en muntazam ve nizamlı kentlerinden biri olarak kabul edilen Perge Antik Kenti, Antalya’nın şehir merkezinin 18 km doğusunda Aksu ilçesinde yer alıyor. Kent üzerinde yapılan çalışmalar oldukça çarpıcı sonuçlar elde edilmesine sebep olmuş. Kentin yaşının çok daha erken döneme dayandığı düşünülse de son çalışmalar Perge Antik Kenti’nin M.Ö. 4000 ile 3000 yılları arasına kadar uzanan bir serüveni olduğunu ortaya koymuş. Devasa sütunları gördüğünüzde adeta büyüleyeceğiniz antik kent, gerçek anlamıyla insanlık tarihinin en önemli dönemlerine tanıklık etmiş. Ayrıca kentin daha önce Pamifilya Bölgesi’nin başkenti olduğunu da belirtelim.
Phaselis Antik Kenti - Kemer
Antalya’nın en önemli turizm merkezlerinden biri olan Kemer’de muhteşem bir yaz tatili planladıysanız ve yazımıza tam da bu planın eşiğindeyken denk geldiyseniz, hemen durmanızı ve sakince beklemenizi öneriyoruz. Kemer, dünyaca ünlü otelleri, plajları ve eğlence mekanlarıyla tanınıyor olsa da tatilinizi deniz, güneş ve plaj üçlemesiyle sürdürmek zorunda değilsiniz. Hemen yakınınızda Kemer ilçe merkezine sadece 15 km uzaklıkta, Çamyuva mevkiinde muhteşem bir tarihi doku bulunduğunu belirtmek istiyoruz. Phaselis Antik Kenti, nadiren deniz kenarına inşa edilen antik kentlerden biri. Eşsiz ama gerçek anlamıyla eşsiz bir doğal güzelliğin tam ortasına inşa edilen bu kusursuz kadim kent, çam ve sedir ağaçlarıyla çevrili. Denizin rengini ise tam olarak tanımlayamıyoruz. Turkuaz, mavi ve lacivert adeta burada iç içe geçmiş. Kentin, M.Ö. 700’lü yıllarda inşa edildiği düşünülüyor.
Yurt İçi Turlar kapsamında Antalya’yı tercih ettiyseniz mutlaka Phaselis Antik Kenti’ne uğramadan dönüş yolculuğuna geçmeminizi öneriyoruz.
Xanthos Antik Kenti - Kaş
Muğla’nın Fethiye, Antalya’nın Kaş ilçelerinin tam ortasında kusursuz dokusuyla ön plana çıkan Xanthos Antik Kenti, Antalya’nın antik kentleri listemizin en dikkat çeken tarihi yapılarından biri. M.Ö 8. yüzyılda inşa edildiği düşünülen antik kent, iki büyük tepe üzerine inşa edilmiş. Dolayısıyla manzarasının da muhteşem olduğunu baştan belirtelim. Antik dönemde çoğunlukla liman kenti olarak kullanılan Xanthos, Akdeniz ve Ege’nin kesiştiği muhteşem bir konuma sahip. Xanthos Antik Kenti, bölge için öyleslne önemli ki; Likya Birliği’ne başkentlik bile yapmış. Homeros’un destanlarında ve şiirlerinde de bolca yer verdiği bu kadim kentin hikayesinden de müsadenizle söz etmek istiyoruz. Efendim rivayete göre bu kent, bir dönem işgal altındaymış. İşgalden önce kentteki kadınlar ve çocukların düşmanın eline geçmemesi adına hepsi bizzat kendi askerleri tarafından öldürülmüş. Geriye kalan erkekler ise topluca intihar etmeyi tercih etmiş. Sadece bu muhteşem hikaye için bile Xanthos Antik Kenti, ziyaret edilmeye değer bir tarihi kalıntıdır.
Myra Antik Kenti - Demre
Antalya’daki tarihi kentler listemizin bir sonraki durağında rotamız yine meşhur Likya Birliği’ne uzanıyor. Antalya’nın en önemli turizm merkezlerinden Demre ilçesinde inşa edilmiş olan Myra Antik Kenti, Likya Birliği’nin en büyük metropollerindenmiş. Muhteşem bir tarihi dokuya sahip olan kent, çoğunlukla zengin insanların ikamet ettiği bir kent olduğundan kusursuz yapılara ev sahipliği yapıyor. Günümüzde de bölgeyi ziyaret etmeniz durumunda rahatlıkla görebileceğiniz bu eşsiz tarihi yapılar, mimari özellikleri ile gerçek anlamıyla sizi büyüleyecek. Ayrıca muhteşem bir doğaya ev sahipliği yapan kent, Demre Çayı’na da son derece yakın konumda, kentle aynı adı taşıyan ova üzerinde yer alıyor.
Rhodiapolis Antik Kenti - Kumluca
Rhodiapolis Antik Kenti, Rodoslular tarafından inşa edildiği düşünülen muhteşem bir tarihi yapı. Diğer antik kentler gibi son derece eşsiz bir manzaraya ev sahipliği yapan kentten, geniş düzlükleri seyredebilirsiniz. Antalya’nın Kumluca ilçe merkezine sadece 2,5 km uzaklıkta konumlanan antik kenti, mutlaka ziyaret etmenizi öneririz. İçerisinde birçok farklı yapıya ev sahipliği yapan Rhodiapolis Antik Kenti’nin en önemli yapısı ise Antik Yunanca yazıların yer aldığı yazıt. Bu yazıt, Anadolu’da içerisinde Antik Yunanca yazıların bulunduğu en eski yapı olarak biliniyor. Ayrıca kent içerisinde pek çok su sarnıcını da gözlemleyebilirsiniz. Şehrin hemen her noktasına buradan sular taşınmış. Son olarak antik kentin muhteşem bir lahite de ev sahipliği yaptığını belirtelim.
Antalya’da Gezilecek Tarihi Camiler
Antalya’da gezilecek tarihi camiler, bu kusursuz
kenti ziyaret etmeniz için bir diğer gerekçedir. Özellikle Bizans ve Osmanlı
döneminden kalan dini yapılar, Akdeniz’in kültürel zenginliğini çok iyi
yansıtır. Antalya’ya yapacağınız ziyaretlerde ya da planladığınız yaz tatilinde
monoton ve sıradan bir tatil süreci geçirmek yerine bölgenin zenginliklerini
keşfedebilirsiniz. Antalya’da gezilecek tarihi camiler listesini sizler için
derledik. Antalya’ya uğramadan önce mutlaka listemize göz atın!
Yivli Minare - Kaleiçi
Antalya’da gezilecek camiler arasında en popüler olanı Yivli Minare’dir. Sadece yerli ziyaretçiler tarafından değil yabancılar tarafından da oldukça ilgi gören bu tarihi yapı, Selçuklu dönemi eseridir. Dolayısıyla dışarıdan baktığınızda Selçuklu mimarisine dair önemli izler gözlemleyebilirsiniz. 13. yüzyılda inşa edilen Yivli Minare, Antalya’nın merkez ilçelerinden olan Muratpaşa’da, Kaleiçi mevkiinde bulunuyor. Yivli Minare’nin bir diğer özelliği ise Antalya’da ilk İslami yapılardan biri olması. Bölgenin İslamlaşmasında son derece kritik bir önemi olduğu düşünülen Yivli Minare, Antalya Ulu Camii olarak da anılıyor. Ayrıca caminin oldukça etkileyici bir kompleksten oluştuğunu da belirtelim. Camiyi de içerisine alan komplekste; medrese, türbe, Mevlevihane gibi yapılar da bulunuyor. İslami Oteller'i tercih eden misafirlerimizin görmek istediği önemli yapılardan biri olan Yivli Minare, merkezde olması sebebiyle ulaşım olarakta son derece kolay bir noktadır.
Murat Paşa Camii - Muratpaşa
Mimari açıdan oldukça iddialı ve ihtişamlı
özelliklere ev sahipliği yapan Murat Paşa Camii, adından da tahmin
edebileceğiniz üzere Antalya’nın merkez ilçesi olan Muratpaşa’dadır. Evliya
Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde de yer alan Murat Paşa Camii, devşirme malzeme
kullanımıyla ön plana çıkar Bu teknik, özellikle Anadolu’nun iç bölgelerindeki
dini yapıların inşaasında yaygın olarak kullanılırmış. Caminin 1570 yılında
inşa edildiği düşünülüyor. Her ne kadar Osmanlı dönemi eseri olarak kabul
edilse de Murat Paşa Camii, Selçuklu mimarisinden de önemli izler taşıyor.
Antalya gezisinde mutlaka uğramanızı tavsiye ederiz.
Alaaddin Camii - Korkuteli
Başlangıç olarak ülkemizde birçok Alaaddin Camii adıyla anılan dini yapı olduğunu belirtelim. Antalya’nın yaylalarıyla ünlü Korkuteli ilçesindeki Alaaddin Camii ise birçok özelliğiyle Anadolu’daki diğer aynı ismi taşıyan camilerden ayrılıyor. Bu caminin mimarisi gerçek anlamıyla harika. Özellikle Selçuklu mimarisiyle ilgileniyorsanız Alaaddin Camii’ni ziyaret etmenizi öneriyoruz. Günümüzden 700 yıl önce Karamanoğlu Alaaddin Bey tarafından inşa ettirilen cami, birçok kez restorasyondan geçti. Son olarak 2019 yılında yenilenen caminin en ihtişamlı halini bizzat yerinde gözlemleyebilirsiniz. Son olarak Alaaddin Camii’nin muhteşem taç kapısıyla ön plana çıktığını da belirtelim. Bu kapı, Selçuklu mimarisini yansıtıyor olması nedeniyle oldukça değerli.
Balibey Camii - Muratpaşa
Antalya’da gezilecek tarihi camiler listemizde
bolca kentin merkez ilçesi olan Muratpaşa’dan camii bulunuyor. Bu kusursuz
yapılardan biri olan Balibey Camii, kübik gövdesiyle ön plana çıkıyor. Ayrıca
caminin Balbey Camii, olarak da anıldığını belirtelim. 15. yüzyılın son
döneminde inşa edildiği düşünülen Balibey Camii’nin özel kılan bir başka detay
ise alaturka kiremitlerden oluşan kubbesi. Muhteşem bir görünüme sahip olan bu
kubbe, dikdörtgen biçiminde zemine uzanan gövdeyle adeta bütünleşmiş. Her ne
kadar Balibey Camii’nin minaresi günümüze yakın bir tarihte inşa edilmiş olsa
da Antalya’da dini yapılarla bölgenin kültürel arka planını yerinde keşfetmek
istiyorsanız mutlaka Balibey Camii uğrak noktalarınızdan biri olmalı.
Sultan Süleyman Camii - Alanya
Sultan Süleyman Camii, iki farklı dönemde inşa edilmiş ve dolayısıyla birden fazla mimari dokuya ev sahipliği yapan bir yapıdır. Antalya gezilerinizde mutlaka ziyaret etmenizi öneririz. Sultan Süleyman Camii bölgede; Orta Hisar Camii, Alaaddin Camii ve Kale Camii olmak üzere 3 farklı isimle daha anılıyor. Pek tabi bu durumların bir sebebi var ve bu sebepler caminin tarihi geçmişi ve konumu hakkında önemli bilgiler sunuyor. Her şeyden önce Sultan Süleyman Camii’nin Alanya Kalesi çevresinde olduğunu belirtelim. Tam da bu yüzden Kale Camii olarak da biliniyor. Alaaddin Camii ismi ise bu muhteşem yapıyı inşa ettiren Selçuklu sultanı Alaaddin Keykubat’tan geliyor. İlk olarak 1231 yılında inşa edilen camii, daha sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle önemli bir restorasyondan geçerek bugünkü halini almış.
Kesik Minare Camii - Kaleiçi
Antalya’daki tarihi camiler arasında kökleri en uzak geçmişe uzanan cami, Kesik Minare Camii’dir. Bu cami, ilk olarak Roma döneminde tapınak olarak inşa edilmiş. Muhteşem bir hikayesi bulunan Kesik Minare Camii, daha sonra Bizans döneminde Meryem Ana adına kiliseye dönüştürülmüş. Son olarak ise Anadolu Selçuklu Devleti, Anadolu’da hüküm sürdüğü 13. yüzyılda bölgeyi ele geçirmiş ve caminin bugünkü niteliklerle tekrardan tasarlanmasını sağlamış. Her anlamıyla kadim ve kusursuz bir mimariye ev sahipliği yapan Kesik Minare Camii, bölge halkı tarafından Cumanın Camii, Kırık Minareli Camii ve Korkut Camii olarak da anılıyor. Caminin minaresi ise gerçekten kesik ya da kırık bir görünüme sahip. Antalya ziyaretlerinizde bu tarihin farklı dönemlerine farklı niteliklerle tanıklık etmiş kutsal yapıyı mutlaka ziyaret etmenizi öneriyoruz.
Antalya’da Gezilecek Müzeler
Antalya, sadece muhteşem denizi, tarihi kalıntıları, antik kentleri ve dünyaca ünlü plajlardan ibaret değil. Bu muhteşem şehirde modern müzeciliğin ve şehirciliğin dünya standartlarında yansıtıldığı birçok müze de bulunuyor. Yaz tatilinize kültür katmak istiyorsanız Antalya’da gezilecek müzeler, tarihi bir yolculukla birlikte kültürel bir seyahat vadediyor. Aynı zamanda çocuklar ve yetişkinler için eğlenceli konseptleriyle de ön plana çıkan Antalya müzeleri, farklı deneyimleri aynı anda yaşayabilmenizi sağlayacaktır.
Side Sualtı Müzesi - Side
Antalya’daki gezilecek müzeler arasında kesinlikle en sıra dışı olan Side Sualtı Müzesi’dir. Baştan belirtelim bu müzeyi gezebilmek için dalış sertifikasına sahip olmanız gerekiyor. Sadece bu eşsiz deneyimi yaşamak için bile dalış sertifikası alabilirsiniz. Side Sualtı Müzesi, öylesine komplike bir yapıya sahip ki müzede 5 farklı temanın belirlendiği alanlar bulunuyor. Toplamda 117 adet heykelin yer aldığı müze, tahmin edeceğiniz üzere denizin derinliklerinde misafirlerini ağırlıyor. Müzedeki heykellerin tamamı ise Türk heykeltraşların eseri. Özellikle
Side Otelleri konaklamalarınızda mutlaka ziyaret etmenizi önerdiğimiz Side Sualtı Müzesi, sualtı zenginliği açısından da ön plana çıkıyor. Müze, tam da bu zenginliğinden aldığı çarpıcı manzaralarıyla size büyüleyici anlar yaşatacak.
Antalya Müzesi - Konyaaltı
Antalya’nın dünya çapında üne sahip müzesi olan Antalya Müzesi, 1988 senesinde “Avrupa Konseyi Yılın Müzesi” ödülüne de layık görülmüş. 30.000 metrekarelik devasa alanında 14 sergi salonuna ev sahipliği yapan müzede Roma, Likya, Pamfilya, Psidia dönemlerinden kalma antik buluntular sergileniyor. Tam 5.000 tarihi eserin sergilendiği müzede, gerçek anlamıyla tarih dolu bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Müzedeki bazı tarihi kalıntıların geçmişi 3000 yıl önceye kadar uzanıyor.
Antalya Oyuncak Müzesi - Muratpaşa
Antalya’daki gezilecek müzeler listemizde sıra da çocukları fazlasıyla memnun edecek bir müze var. İstanbul ve İzmir'deki oyun müzelerinin ardından Türkiye’nin üçüncü oyuncak konseptli müzesi olma özelliğini taşıyan Antalya Oyuncak Müzesi, tam 3 bin oyuncağa ev sahipliği yapıyor. Müzedeki bazı oyuncaklar 1800’lü yıllara kadar uzanan geçmişe sahip. Her döneme ait oyuncak türlerini ve modellerini yerinde keşfedebileceğiniz Antalya Oyuncak Müzesi, özellikle çocuklarla Antalya tatili planlıyorsanız mutlaka uğramanız gereken bir nokta.
Alanya Arkeoloji Müzesi - Alanya
Listemizin bir sonraki basamağında ise arkeoloji ve tarih tutkunları için benzersiz bir müze var. 1967 senesinde ziyaretçilerini ağırlamaya başlayan Alanya Arkeoloji Müzesi, bölgenin tarihi geçmişinden birçok önemli esere ev sahipliği yapıyor. Tarihe ve tarihi eserlere meraklıysanız mutlaka Alanya Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret etmelisiniz. Geçmişi kültürler,, uygarlıklar ve medeniyetlerle dolu olan Alanya’nın tarihine bu müzede ışık tutuluyor diyebiliriz. Müzede Tunç Çağından kalma eserlerden Frig ve Lidya dönemine kadar uzanan kalıntılar sergileniyor. Ayrıca müzede Urartular dönemine ışık tutan eserler de bulunuyor.
Side Müzesi - Side
Side’nin hemen girişinde kolaylıkla ulaşabileceğiniz Side Müzesi, Side Antik Kenti’nden çıkarılan eserlerin sergilendiği her anlamıyla muhteşem bir müze. Roma ve Bizans döneminin yanı sıra Helenistik dönemden kalma antik buluntuların sergilendiği müzenin antik yapılara da ev sahipliği yaptığını belirtelim. Burada kadim dönemden kalma hamamları keşfedebilir, antik dünya insanın gündelik yaşamından izler taşıyan yapıları gözlemleyebilir ya da üstü kapalı salonda ziyaretçilere sunulan Side Antik Kenti’nden çıkarılmış kalıntıları inceleyebilirsiniz.
Antalya Elmalı Müzesi - Elmalı
Antalya’daki gezilecek müzeler arasında en özellerden biri olan Antalya Elmalı Müzesi, tahmin edeceğiniz üzere Antalya’nın Elmalı ilçesinde yer alıyor. Müze, özellikle “Elmalı Definesi” ile fark yaratıyor. Muhteşem dokuya sahip olan define, mutlaka görmeniz gereken son derece ihtişamlı parçalara ev sahipliği yapıyor. Elmalı Müzesi’nin en büyük dezavantajı ise Antalya şehir merkezine kısmen uzak bir noktada konumlanması. Burası Antalya şehir merkezine 111 km uzaklıkta. Kente Fethiye tarafından giriş yaptıysanız ve yolculuğunuz şehrin doğusuna doğru gerçekleşiyorsa mutlaka soluklanarak Antalya Elmalı Müzesi’ni gezmenizi öneririz.
Suna - İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi - Kaleiçi
Antalya’nın en ünlü müzelerinden biri olan Suna & İnan Kıraç Kaleiçi Müzesi, tahmin edeceğiniz üzere Antalya’nın merkez ilçesi olan Muratpaşa’ya bağlı Kaleiçi semtinde yer alıyor. İçeriğinde sergilenen eserlerin dışında müzenin dış mimarisi bile gerçek anlamıyla büyüleyici. Korunması gereken kültürel miraslar listesine dahil olan bir yapı olarak tescil edilen müzenin binası bile müzeyi ziyaret etmek için oldukça yeterli. Anadolu kültüründen izler taşıyan tematik eserlerin sergilendiği müze, tipik bir etnografya müzesi olarak düzenlenmiş.
Antalyanın En İyi Plajları Denizi
Antalya plajları tahmin edeceğiniz üzere dünyaca ünlüdür. Peki hiç, Antalya plajlarının neden dünyaca ünlü olduğunu düşündünüz mü? Altın rengi kumlardan oluşan muhteşem dokuları, Akdeniz’in masmavi, berrak suyuyla doğanın en özel rengi olan yeşilin kesiştiği benzersiz konumlarıyla Antalya plajlarının dünyanın her noktasında rağbet görmesi oldukça normaldir. Antalya, gerçek anlamıyla plajlar şehridir. Antalya’nın koylarından sahillerine kadar denizin karayla buluştuğu her nokta, adeta cennetten bir köşeyi andırır. Antalya’nın en ünlü plajları listesini derledik. Antalya ziyaretinizde en eşsiz noktadan Akdeniz’le buluşmak istiyorsanız listemize göz atmanızı öneririz.
Konyaaltı Plajı
Antalya’nın nefis plajlarından biri karşınızda. Mavi bayrak sahibi olan Konyaaltı Plajı, halk arasında Lara Plajı olarak da bilinir. Yerli ve yabancı turistler tarafından oldukça ilgi gördüğünden olsa gerek özellikle yaz aylarında cıvıl cıvıl, rengarenk bir hale bürünür. Tabi, sadece yaz aylarında değil. İlkbahar ve sonbaharda da oldukça keyifli vakit geçirebileceğiniz Konyaaltı Plajı’nda yürüyüş, piknik gibi aktiviteler de yapabilirsiniz. Yedi kilometrelik uzunluğuyla limana kadar ulaşan plaj, çakıllı bir sahille masmavi denizi buluşturur. Plajın falezlerin alt bölümünde kaldığından dolayı koy altı kelimelerinden zamanla değişerek Konyaaltı haline dönüştüğü düşünülüyor. Bununla ilgili bir başka rivayet ise Osmanlı Dönemi’nden geliyor. O zamanlarda askerlerin toplanma alanlarına Konyaüstü dendiği ve Konya’ya bağlı olan Antalya’nın bulunduğu alanın da Konyaaltı olarak kullanılmaya başlandığı anlatılır. Hangisi doğrudur bilinmez fakat Konyaaltı Plajı’nın harika bir durak olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek.
Kleopatra Plajı - Alanya
Antalya’nın en ünlü ve gözde plajları arasında yer Kleopatra Plajı, oldukça etkileyici bir efsaneye de ev sahipliği yapar. Bu plaj, adını Mısır’ın en efsanevi kraliçesi olan Kleopatra’dan almıştır. Efsaneveye göre dönemin ünlü generallerinden biri bugünkü Kleopatra Plajı’nın bulunduğu bölge de dahil olmak üzere Alanya’nın büyük bir bölümünü Kleopatra’ya armağan etmiş ve güzelliğiyle büyüleyen Mısır kraliçesi, tam da bu noktadan denize girmiştir. Bugün Alanya sınırları içerisinde yer alan Kleopatra Plajı, mavi bayraklıdır. Tertemiz ve berrak suyuyla kusursuz bir yüzme deneyimi yaşayacağınız bu plaj, tam 2 km uzunluğa sahip. Altının en özel sarı tonuyla adeta göz kamaştıran plaj, Antalya’nın benzersiz doğal güzelliklerinden biri olan Damlataş Mağarası’na komşudur.
Kaputaş Plajı - Kaş
Antalya tatilinizde daha sakin bir lokasyondan Akdeniz’le buluşmak istiyorsanız Antalya plajları kapsamında size ilk önerimiz Kaputaş Plajı olacaktır. Büyük bir bölümü kum ve çakıldan oluşan plaj, Antalya’nın diğer plajlarına göre gün boyu bir miktar daha sakindir. Denizi büyük oranda sığdır ve yüzme bilmeyenler için oldukça idealdir. Denizin yaklaşık olarak 8-10 metreden sonra derinleşmeye başladığını söyleyebiliriz. Haliyle Akdeniz’le buluştuktan sonra 8-10 metre kader gönül rahatlığıyla serinleme hissini derinlikli olarak yaşayabilirsiniz. Ayrıca Kaputaş Plajı’nın yaz aylarında bile kısmen serin olduğunu da belirtelim.
Lara Halk Plajı - Lara
Antalya yerlilerinin en çok tercih ettiği plajlardan olan Lara Halk Plajı, hatırı sayılır ölçüde turistler tarafından da tercih ediliyor. Başlangıç olarak plajın tamamen ücretsiz olduğuna değinelim. Lara Halk Plajı, muhteşem kumsalıyla ön plana çıkıyor olsa da bölgenin denizinin de oldukça temiz olduğunu söylememiz mümkün. Berrak ve mavinin kusursuz bir tonuna ev sahipliği yapan Lara Halk Plajı, karavan tutkunları için de ideal bir adres. Plajda karavanlı ziyaretçiler için özel bir alan bulunuyor. Burada karavanınızı park ederek denize girebilirsiniz. Özellikle pansiyon, apart, motel gibi konaklama alternatiflerini tercih ettiyseniz halk plajlarına yönelmek sizin içi oldukça ideal bir seçenek olacaktır.
Olimpos Plajı - Kumluca
Adrasan Koyu ile Kumluca ilçe merkezinin tam ortasında konumlanan Olimpos Plajı, görece sakin sayılabilecek bir denize girme noktasıdır. Ailenizle birlikte daha sakin bir noktadan Akdeniz’in muhteşem sularıyla bütünleşmek istiyorsanız ilk tercihlerinizden biri olmalı. Ayrıca Olimpos bölgesine ziyarette bulunduysanız ve yol üstünde serinleme arzusundaysanız yine Olimpos Plajı’nı tercih etmenizi öneririz. Antalya şehir merkezinden ise plaj, oldukça uzak. Yaklaşık olarak 85 km yol katederek plaja ulaşmanız gerekiyor.
Papaz İskelesi - Kumluca
Papaz İskelesi ya da bir diğer adıyla Papaz Koyu, Antalya’da denize girebileceğiniz en muhteşem noktalardan biridir. Masmavi, berrak ve tertemiz denizi ile tüm ziyaretçilerini büyüleyen Papaz İskelesi, aslında bir Akdeniz koyudur. Denizi gerçek anlamıyla tertemiz ve berraktır. Bununla birlikte denizin hızlı derinleştiğini de belirtelim. Yine de yüzme bilmeyenler bu muhteşem koyun tadını çıkarabilir. Ayrıca Papaz İskelesi hakkında size bir önemli bilgi daha verelim. Burası Kumluca Belediyesi tarafından genel olarak mesire ve kamp alanı olarak tasarlanmış. Dolayısıyla yeşil ve mavinin kusursuz kesişiminde piknik ya da kamp yapmak istiyorsanız Papaz Koyu gerçek anlamıyla en doğru seçeneklerden biri olacaktır.
Adrasan Plajı - Kumluca
Antalya plajları kapsamında size ilk önerilerimizin başında Adrasan Plajı geliyor ve tam olarak bu sebepten dolayı sona sakladık. Plajın bitip denizin başladığı yerdeki turkuazı andıran görünüm, ilerledikçe laciverte döndüğünü göreceksiniz. Gerçek anlamıyla doğa harikası olan bu plaj, ayrıca sığ bir yapıya sahip. Dolayısıyla çocukların ya da henüz yüzme öğrenmeyen yetişkinlerin Akdeniz’in muhteşem suyunun keyfini sürebilmesi için oldukça ideal. Taş ve kumdan oluşan plaj, aynı zamanda Antalya’nın ilkbahar aylarında bile denize gönül rahatlığıyla girebileceğiniz plajlarından biri. Adrasan Plajı hakkında size bir başka önerimiz ise bu plajın muhteşem güzelliğini bir de tepe noktadan gözlemlemeniz yönünde olacak. Musa Dağı’nın hemen dibinde bulunan plajı, dağın yüksek noktalarına çıkarak tepeden kuşbakışı olarak seyredebilirsiniz. Adrasan Plajı hakkında tek eleştirimiz ise bazı dönemlerde fazlasıyla yoğun olmasına yönelik. Bununla birlikte günün erken saatlerinde plaja ulaşmanız durumunda yoğunluktan etkilenmeyeceğinizi de belirtelim.
Bonus: Antalya’nın Doğal Güzellikleri
Akdeniz’in adeta göz bebekleri, tabiat harikaları olan Antalya’nın doğal güzellikleri, her bir detayıyla kusursuzdur. Doğa ananın insanlığa bahşettiği en özel ve muhteşem oluşumlardan olan bu doğal güzellikler, 7’den 70’e tüm ziyaretçileri adeta büyüler. Antalya’nın doğal güzelliklerinin birçoğu dünyaca ünlü olmakla birlikte, bölgeye yapılan ziyaretlerin en temel gerekçeleri arasında gösterilir. Benzersiz doğal özellikleri ile mağaralar, dünyaca ünlü çay ve nehirler, her biri tabiatın en özel güzelliklerinden biri olan şelaleler, bu şehrin dokusuna işlemiştir. Mavinin ve yeşilin her tonuna ev sahipliği yapan Antalya’nın doğal güzellikleri, herhangi bir liste ile tam anlamıyla ifade edilemez. Bu kusursuz şehri hangi gerekçe ile ziyaret etmiş olursanız olun, mutlaka doğal güzelliklerini keşfetmeden ayrılmayın deriz. En az birkaç tanesine ziyarette bulunarak doğanın insana neler sunduğunu yerinde gözlemlemenizi öneriyoruz. Ayrıca bir diğer tavsiyemiz de yanınıza mutlaka fotoğraf makinenizi almayı unutmamanız yönünde olacak.
Dim Çayı - Alanya
Alanya ilçesine yakın bir konumda bulunan Dim Çayı, Toros Dağlarından doğar. Altmış kilometre uzunluğundaki çay, Alanya’dan Akdeniz’e karışır. Bir doğa harikası olarak nitelendirilebilecek cennet gibi bir yerdir Dim Çayı. Yaz aylarında serin olmasında dolayı ziyaretçi sayısı artan çay, rafting yapan ziyaretçilerin de uğrak noktası haline gelmiştir. Aynı zamanda; jeep safari, atv safari, bisiklet ve doğa yürüyüşü gibi etkinliklerle Toros dağlarının doruklarına ulaşmak da mümkündür. Böylece Dim Çayı, ziyaretçilere hem Toros’un eteklerinde doğayla baş başa kalmayı hem de Dim Mağarası’nın eşsiz güzelliğini görmek fırsatı sunuyor.
Tahtalı Dağı - Kemer
Teke Yarımadası’nda bulunan Bey Dağları’nı oluşumunun içerisinde yer alan Tahtalı Dağı, bir diğer adıyla Olimpos Dağı olarak da bilinir. Kemer ilçesinde en popüler yerlerden biri olan Tahtalı Dağı, kır ve kent peyzaj karakterlerini bünyesinde birlikte barındıran eşsiz bir doğaya sahiptir. Bölgenin bu kadar önemli hale gelmesinin asıl nedeni ise turistik bir yer olarak ilgi görmesinden kaynaklanır. Yaklaşık iki buçuk metre olan Tahtalı Dağı’nın en uç noktalarına kadar teleferikle çıkmak mümkündür. Olimpos Dağı’nda güneşin batışını izlemek ve Kemer’in o muhteşem manzarasına, yemyeşil doğasına ve masmavi denizine bakmanın keyfi de paha biçilemez. Kemer’de bulunan Olimpos Dağı ve diğer tüm güzellikleri keşfetmek için
Kemer Otelleri arasında tercihte bulunmanız yeterli olacaktır.
Damlataş Mağarası - Alanya
Dilimize Arapça’dan geçen mağara sözcüğünün temel anlamı; derinlemesine girme, çukur olma durumudur. Modern anlamı ise insanlar ile hayvanlar için barınak olabilen doğal yer kabuğu demektir. İşte, Damlataş Mağarası da bu kavramın en eski örneklerinden biridir. Günümüzden 15.000 yıl önce deniz sularının kayaları aşındırmasıyla oluşmuş olan bu mağara, 1948 yılında tesadüfi bir şekilde keşfedilip Alanya’nın önemli turistik yerlerinden biri haline gelmiştir. Sarkıtlarından devamlı su damlayan mağaranın bu özelliği adına da yansımış. Yağmur yağdığında mağaranın tavanındaki kireçli suyun zaman içindeki aşınması ve donmasıyla oluşan dikitlerin arasında gezmek insanları adeta gizemli bir yolculuğa sürükler. Tabiri mümkünse, sanki zamanda yolculuk yapmak mümkünmüş ve geçmişte yaşar gibi hissettir. Damlataş Mağarası’nın turistik yönüyle birlikte sağlık açısından da doktor kontrolüyle kullanıldığı bilgisine şaşırmayın. İçerisinde bulundurduğu gazlar ve bunların arasında bulunan oranlar sayesinde astım hastalığına iyi geldiği hatta zamanla hastalığı geçirebildiği bilinir. Astım hastalarına adeta bir şifa kapısı olan Damlataş Mağarası’nda 21 gün boyunca günde 4 saat vakit geçirilerek astım hastalığına çözüm bulunabilir. Aynı zamanda astım hastaları için belirli saatlerde girişler indirimli olarak düzenlenmiştir.
Düden Şelalesi - Kepez
Antalya’nın doğal güzellikleri arasında en özel ve etkileyici olanlardan biri tartışmasız bir şekilde Düden Şelalesi’dir. Düden Şelalesi’nin güzelliği hakkında bitmek bilmeyen cümlelerden oluşan sınırsız paragraflar oluştursak bile az kalır. Efendim her şeyden önce burası gerçek anlamıyla tükenmeyen bir şelale. Asla tükenmediği gibi oldukça istikrarlı. Düden Şelalesi’nin bu denli istikrarlı olmasının temel sebebi sadece akarsulardan beslenmiyor olması. Bu doğa harikası, akarsuların dışında yeraltı sularıyla da besleniyor. Son olarak şelalenin Düden Çayı üzerinden Akdeniz’le buluştuğunu söyleyip konuyu kapatalım.
Saklıkent Kanyonu
Saklıkent Kanyonu, Ege ve Akdeniz’in kesiştiği muhteşem bir noktada gerçek anlamıyla saklı kalmış doğal bir güzelliktir. Her ne kadar Muğla ve Antalya sınırlarının tam kesiştiği noktada konumlansa da bu saklı güzellik, gerçekte Antalya sınırları içerisindedir. Uzun ve benzersiz doğa yürüyüşleri yapabileceğiniz saklıkent Kanyonu’nda, ayrıca tesisleşme bakımından da oldukça gelişmiş bir nokta. Her ne kadar yakın bir zamanda tamamen şans eseri keşfedilmiş olsa da Saklıkent Kanyonu, birçok aktiviteyi aynı anda gerçekleştirebileceğiniz muhteşem bir doğal güzellik.