Kültüründen mimarisine, kalbinde barındırdığı Orta Çağ esintilerinden yemyeşil doğasına her şeyiyle özel bir bölge Orta Avrupa.. Aynı zamanda Germen, Latin ve Slav kültürlerinin de harmanlandığı bu bölge, tarihi sokakları ve kendine has dokusuyla kesinlikle görülmeye değer..
Ekonomik anlamda hem Avrupa’nın hem de dünyanın en zengin şehirlerinden oluşan Orta Avrupa, köklü tarihi ile Çek Cumhuriyeti, sosyal ve kültürel yaşamıyla dillere destan Almanya'sı, şatolarıyla hafızalarımıza kazınan Lihtenştayn’ı, kahveleriyle bizi bizden alan Avusturya’sı, Macaristan, Polonya, Slovakya, Slovenya ve kartpostalları aratmayan doğasıyla İsviçre gibi birbirinden güzel ülkelerin tamamından oluşmakta..
Çok kültürlü yapısı, bambaşka tarzlara sahip mimarileri ve adeta birbirini tamamlayan sokaklarıyla Orta Avrupa’da görülecek öyle çok şehir var ki.. Ben gezip gördüğüm şehirlerden hafızama kazınanları sizinle paylaşmak istedim, hadi birlikte ufak bir Orta Avrupa yolculuğuna çıkalım..
1. Viyana, Avusturya
Benim gibi kültür sanat düşkünlerinin bayılacağı bir şehir burası! Aynı zamanda Dünya’nın en yaşanılabilir şehirleri arasında yıllardır ilk sırada olan Viyana, içerisinde barındırdığı sayısız müze ve galerileriyle tam bir sanat şehri.. Eğer Viyana’ya giderseniz Hofsburg Sarayı, Opera Binası, Sanat Tarihi Müzesi, Kelebek Evi, Belvedere Sarayı ve Belediye Binası’nı mutlaka ziyaret etmenizi öneririm..
2. Berlin, Almanya
Festivalleriyle ünlü bir şehir düşünün.. Gündüzü ayrı, gecesi ayrı renk! Üstelik sadece eğlence alanında değil, aynı zamanda tarihi anlamda da oldukça dolu bir şehir.. Özellikle 1990 yılında Berlin Duvarı’nın ortadan kaldırılmasından sonra tekrar bir araya gelen kentte yok yok.. Size önerim buraya kadar gelmişken Berlin Duvar Anıtı’nı, Müzeler Bölgesi’ni ve Yahudi Anıtı ve Müzesi’ni mutlaka görün..
3. Prag, Çek Cumhuriyeti
Eşsiz mimarisi, birbirinden büyüleyici katedralleri, dillere destan güzellikteki köprüleri ve tarihi sokaklarıyla Orta Avrupa’nın kalbi diyebileceğim bir şehir burası.. II. Dünya Savaşı’ndan neredeyse hiç zarar görmeden çıkmayı başarmış bu şehir, sırf bu yüzden bile görülmeye değer.. Ayrıca bölgede bulunan Astronomik Saat’i, Charles Köprüsü’nü, St. Nicholas Kilisesi’ni ve Eski Kent Meydanı’nı görmeden dönmemeli..
4. Budapeşte, Macaristan
Tuna Nehri’nin iki yakasındaki Buda ve Peşte şehirlerinin birleşiminden oluşmuş bu kent resmen bir Orta Çağ yansıması.. Favorilerim arasında ilk sıralarda yerini bulan bu şehrin sokaklarında gezerken kendinizi Paris sokaklarında geziyormuş gibi hissedeceğinize eminim.. Ayrıca buraya kadar gelmişken Tuna Nehri manzarasına bakan Gellert Tepesi’ne çıkmayı, Margaret Adası’nı ve Rönesans Sarayı’nı ziyaret etmeyi unutmayın..
5. Sibiu, Romanya
Romanya’nın Transilvanya bölgesinde yer alan bu küçük şehir ise rengarenk evleri, tarihi sokakları ve Orta Çağ’ı en güzel betimleyen mimarileriyle görülmesi gereken bir diğer Orta Avrupa şehirlerinden.. Sibiu’ya gelirseniz Yalancılar Köprüsü’nde fotoğraf çekmeden dönmeyin! Şimdiden iyi tatiller!
Orta Avrupa turu sırasında görülebilecek kültürel ve tarihi yapıların arasında önemli bir yeri müzeler kapsıyor diyebilirim.. Benim gittiğim ülkelerde gezdiğim müzeler arasında aklıma kazınan, keşke bir daha gidebilsem, bir daha gezebilsem dediğim 5 önemli müzeyi paylaşacağım sizlerle..
1. Mozart Wohnhaus : Mozart ailesinin uzun yıllar boyunca yaşadığı ev olup daha sonra müzeye çevrilen Mozart Wohnhaus, evin tarihiyle ilgili belgeleri, çeşitli enstrümanları ve aile portrelerini içerisinde barındırıyor.. Ayrıca müzede Mozart’ın kendi besteleri de bulunmakta, en çok da bu nedenle kesinlikle görülmeli..
2. Franz Kafka Museum: Prag doğumlu yazar Kafka’nın el yazmalarının, mektuplarının, fotoğraflarının ve hatta kitaplarının ilk baskılarının bile bulunduğu bu müze ise edebiyat severler için harika bir seçenek.. Ancak labirent şeklinde dizayn edilmiş bu müzedeki her şeyin Almanca olduğundan bahsetmeden geçmeyeyim..
3. Beethovenhaus Baden: Viyana yakınlarında yer alan bir kaplıca kasabasında bulunan bu müze ise Beethoven’ın bir dönem yaşadığı yer olarak bilinmekte.. Günümüzde müze olarak kullanılan yapının en özel yanı ise Beethoven’ın bestelemiş olduğu eserleri dinleme imkanı sunması..
4. Sanat Tarihi Müzesi : Özellikle mimarisiyle beni benden alan bu müze ise Viyana’da bulunuyor. İçerisinde bulundurduğu koleksiyon ise tam anlamıyla eşsiz.. Yüzyıllar boyunca hanedanlıklardan toplanan eserlerin bir araya getirilmesiyle oluşan Sanat Tarihi Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz..
Her mevsimde ayrı güzel olan Orta Avrupa ülkeleri belirli dönemlerde çok daha harika olabiliyor tabi.. Özellikle İsviçre, Lihtenştayn gibi bölgelere seyahat edecekseniz kış turizminin canlı olduğu Ocak-Şubat aylarında gitmenizi tavsiye ederim.. Böylece İsviçre Alpleri’nin eteklerinde harika bir kar manzarasına uyanma fırsatı yakalayabilirsiniz.. Diğer Orta Avrupa ülkelerini ziyaret edecekseniz festivalleri, eğlenceleri ve diğer önemli aktiviteleri kaçırmamak adına en uygun zaman ilkbahar yada yaz mevsimi olacaktır.. Doya doya gezmeyi, bol bol fotoğraf çekmeyi unutmayın! İyi tatiller..