Taşı toprağı, dağı tepesi yeşilin her tonuna ev sahipliği yapan Karadeniz, her köşesinde farklı bir güzelliği barındırıyor. Batı Karadeniz’den Doğu Karadeniz’e kadar gideceğiniz her yerde sizi kendine hayran bırakacak manzaralar ile karşılaşacaksınız.
Çamlıhemşin, Karadeniz’in en özel ilçelerinden biri. Öyle ki sosyal medyada Karadeniz etiketi ile göreceğiniz fotoğrafların çoğu Çamlıhemşin sınırları içinden çıkıyor. Buraya geldiğiniz zaman gezebileceğiniz çok fazla yer olduğunu gözlerinizle göreceksiniz.
Karadeniz Turları denince akla ilk gelen yer olan Çamlıhemşin’de Ayder Yaylası, Zilkale, Palovit Şelalesi gibi çok bilinen yerlerin dışında az bilinen ama gördüğünüz zaman hayran kalacağınız çok fazla yer var. Yazımda özellikle görmeniz gereken yerler hakkında detaylı bilgi vermeye çalıştım ama aşağıda okuyacağınız yerlerin dışında; Ayder Yaylasından görebileceğiniz Gelin Tülü Şelalesi, Elevit Köyü, Galer Düzü ve Çamlıhemşin’den ulaşım sağlayabileceğiniz Pokut Yaylası, Sal Yaylası, Huser Yaylası ve Gito Yaylası başta olmak üzere yaylalara çıkabilirsiniz. Bu yazımda yaylalar hakkında bilgi vermedim. Bloğumda bulunan diğer içerikler olan Huser Yaylası’nda Bulutlara Dokunun ve Gito Yaylası Nerede? Gito Yaylası'na Nasıl Gidilir? başlıklı yazılarımı okuyarak detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz. Bütün buralara kendi aracınızla gideceğiniz gibi kapsamlı Promosyonlu Turlar eşliğinde de gidebilirsiniz. Gittiğiniz yerlerin özelliklerini ve tarihi önemlerini bir rehberden dinlemek keyifli bir gezi olmasını sağlayacaktır.
Çamlıhemşin yılın her mevsiminde güzel olan bir yer. İlkbahar - yaz aylarında yeşilin her tonu ile birlikte güneşin sizi selamlaması birbirinden güzel manzaralara gebe olurken kış aylarında ise bölgenin beyaz gelinliğini giymesi ortaya harika görüntüler çıkmasına neden oluyor.
Çamlıhemşin’de hem rahat ulaşım sağlayabilmek hem de her yeri görmek istiyorsanız tercihinizi ilkbahar ve yaz aylarından yana yapmalısınız. Aksi halde karın yolları kapatması nedeniyle gitmek istediğiniz bazı yerlere ulaşım sağlayamayabilirsiniz.
Biz Çamlıhemşin’de yapacağımız 2 günlük gezimizi Mayıs ayında gerçekleştirdik. Bilerek Ramazan ayında yaptığımız bu geziden aldığımız verim ise harikaydı. Ramazan ayı olduğu normalde olduğu kadar fazla turist kafilesi yoktu. Bu nedenle gittiğimiz yerlerde fotoğraf çekmek için sıraya girmemize, bir yeri görmek için başkalarının önüne geçmemize gerek kalmadı. Çünkü gittiğimiz çoğu yerde sadece biz vardık. Bu da gezinin çok daha verimli geçmesini sağladı.
Doğa ile tarihin buluştuğu bir yer olan Zilkale hem bulunduğu konum hem de muhteşem manzarası ile görenleri kendine hayran bırakıyor. Tarihe ışık tutan ihtişamı ile sarp kayalıklar arasına gizlenmiş olan Zilkale, Fırtına Deresi’nden 100 metre yükseklikte bulunuyor. 14. yüzyılda inşaa edilmiş olan bu yapı 600 yıllık tarihi ile her geçen yıl daha fazla turist çekiyor.
Zilkale’ye gitmek için herhangi bir toplu taşıma aracı bulunmuyor. Ancak kendi aracınızla ulaşım sağlayabilirsiniz. Çamlıhemşin çıkışında yol ikiye ayrılıyor. Yolun bir kısmı sizi Ayder yaylasına götürürken diğer tarafı ise Zilkale’ye ulaşmanızı sağlayacak. Zilkale’ye gitmek için yaklaşık 15 km yol almanız gerekiyor. Orman içinden ilerleyen bu yolda çok güzel manzaralar ile karşılaşacaksınız. Yol durumunu merak edenler içinde söyleyelim yollar oldukça iyi ve yapılı durumda.
Zilkale giriş ücretleri 3 TL’dir. Kaleye girdikten sonra atacağınız her bir adımda alabildiğine orman ve kalenin altından geçen Fırtına Deresi’ni göreceksiniz. Kalenin bazı yerlerine çıkmak yasak. Fakat kalenin surlarında fotoğraf çekilmek isteyenler (ki onların arasında biz de yer alıyoruz) engelleri aşarak harika fotoğraflara imza atıyorlar. Ama söylemeliyim ki surlara çıkmak tehlikeli. Biz ilk başta çok tedirgin olsak bile gözümüzü karartıp çıktık. Manzara ise gerçekten büyüleyici.
Zilkale’ye giderken dizilerde tanıdığımız meşhur Şenyuva Köyü’nü ve tarihi taş köprüleri de görebilirsiniz. Yolunuzun üzerinde göreceğiniz taş köprülerden aşağı indiğiniz zaman meşhur Sevdaluk Pansiyonu’da burada bulacaksınız. Tur kafilelerinin uğrak noktalarından olan Şenyuva, küçük ama sevimli bir köy.
Yolu Zilkale’ye düşenlerin biraz daha ilerleyerek Palovit Şelalesi’ni mutlaka görmeleri gerekiyor. Kısa bir mesafeden akmasına rağmen hem suyun çokluğu hem de şiddeti sizi şaşırtacak. Ormanların arasından geçerek ulaşacağınız Palovit Şelalesi’nde birbirinden güzel manzaralar görmenin yanı sıra Karadeniz’de bulunan su bolluğuna da şaşıracaksınız.
Palovit Şelalesi’ne gittiğiniz zaman orada biraz zaman geçirip doğanın sesini dinlemenizi tavsiye ediyorum. Yoldan şelale kenarına inen merdivenleri ağır ağır inerken kendinizi bir ressamın tablosunda hissedebilirsiniz. Benim Çamlıhemşin’de gördüğüm zaman en etkilendiğim yerlerin başında gelen Palovit Şelalesi, turist kafileleri olduğu zaman oldukça kalabalık oluyor. Biz Karadeniz turumuzu Mayıs ayında yaptığımız için çok şanslıydık. Hem Ramazan ayına denk gelmesi hem de hafta içi olması nedeniyle şelalede bizden başka kimse yoktu.
Gördüğünüz zaman göklerden geldiğinizi zannedeceğiniz bu şelale az bilinmesine rağmen büyüleyici bir atmosferi bulunuyor. Bulut Şelalesi denmesinin sebebi ise suyun çok yüksekten geliyor olmasıdır. Özellikle sisli havalarda ucu görünmediği için bulutların arasından geliyormuş hissi uyandırıyor ve ortaya harika bir manzara çıkıyor.
Tar Deresi Şelalesi, Çamlıhemşin’e yolu düşenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden bir tanesi. Fakat bu şelaleye araç ile ulaşım sağlayamadığınızı bilmelisiniz. Belli bir noktaya kadar aracınızla gidip sonrasında yaklaşık 2 kmlik yolu yay gitmek zorundasınız. Bu nedenle buraya gideceğiniz saatleri iyi planlamalısınız.
Bildiğiniz gibi Karadeniz denince insanların aklına ilk gelen yer Ayder Yaylası oluyor. Çünkü bölgenin en turistik yeri Ayder Yaylası. Hem etrafında bulunan turistik yerler hem de Ayder Yaylası’nın her geçen yıl popülerliğini arttırması herkes tarafından bilinmesine neden oluyor.
Ayder Yaylası hakkında kendi görüşlerimi belirtmeden önce bölge hakkında biraz bilgi vereyim. Ayder Yaylası, Çamlıhemşin’de göreceğiniz diğer yerlere göre oldukça popüler. İçinde çok fazla otel, pansiyon, restoran ve cafe bulunuyor. Burayı yılın her mevsimi kalabalık görmeniz mümkün. Çünkü yazın ayrı kışın ise ayrı bir havası var buranın. Eğer geceyi burada geçirmek isterseniz konaklama açısından herhangi bir sorun yaşamazsınız. Eğer Çamlıhemşin’de 2 - 3 gün ya da daha fazla zaman geçirmek isterseniz konaklamak için Ayder Yaylası’nda bir mekan tercih etmelisiniz. Hem merkezi hem de diğer yerlere oranla daha kalabalık.
Burası ile ilgili benim görüşlerime gelecek olursak. Çamlıhemşin’de gittiğimiz zaman beni etkilemeyen hatta gördüğüm zaman üzen yerlerin başında geliyor Ayder Yaylası. Nedeni ise bölgenin bana göre çok fazla deformasyona uğramış olması. Çok basit bir örnek verecek olursam 2017 yılının Mayıs ayında gittiğim Ayder Yaylası’nın düzlüklerinde bir tane salıncak bulunurken 2019 yılının Mayıs ayında gittiğim Ayder Yaylası’nda onlarca salıncak gördüm. Bu görüntü kirliliğinin yanı sıra bence bölgenin ruhunu zedelemiş. Bu nedenle Çamlıhemşin’in el değmemiş kalan yerlerine oranla burası beni etkilemedi. Burada beni etkileyen şey girdiğimiz ufacık bir cafede sahibi ile ettiğimiz samimi sohbet oldu. Karadeniz insanı her ne kadar asabi görünse de oldukça misafirperverler.
Yazımı sonlandırmadan önce size Çamlıhemşin’e gitmişken yapmadan dönmeyin dediğim özellikle iki şey bulunuyor. Birincisi Çamlıhemşin’e girer girmez her yerde tabelalarını göreceğiniz Zipline, ikincisi ise Fırtına Deresi’nde yapacağınız rafting. Biz rafting yapmak için fırsat bulamamıştık ama eminim ki hayatınızda unutamayacağınız bir macera olacaktır. Kısa zaman içinde yapılacaklar listesine eklediğim bir aktivite. Zipline ise altınızdan fırtına deresi akarken kanatlarınız olmadan uçmanın tadına vardığınız oldukça eğlenceli bir deneyim. Çamlıhemşin yolu üzerinde bulunan Hanedan Otel’de yaşadığımız zipline deneyimi oldukça keyifli geçti. 15 TL karşılığında bu deneyimi yaşayabilirsiniz.
Karadeniz’e gelenlerin son zamanlarda yaptığı salıncağa binme aktivitesini yapmadan dönmeyin listesine eklemedim. Çünkü Kültür Turları kapsamında ya da bireysel olarak gittiğiniz her yerde bu salıncaklar ile karşılaşacaksınız. Salıncağa Huser Yaylası’nda ya da Gito Yaylası’nda binmenizi tavsiye ediyorum. Hem adrenalin açısından hem de salıncağa bindiğiniz zaman göreceğiniz manzaralar açısından çok daha keyifli bir deneyim olacaktır.