Endülüs denildiğinde; aramızdan hafızası kuvvetli olanlar
lise tarih dersinde Endülüs Emevi Devleti’nin işlendiği günü, coğrafi olarak
nerede olduğunu, bölgenin neden bu şekilde adlandırıldığını hatırlayacaklardır.
O gün dersi o kadar iyi dinleyememiş kişiler için kısaca anlatayım. Endülüs, 711-1492
yılları arasında İber Yarımadası’ndaki Müslüman bölgeye verilen addır. En güçlü
İslami Dönemi Endülüs Emevi Devleti zamanında yaşamış olan bölgede, 1600’lü
yılların ardından Müslümanların varlığı son bulmuştur. 1800’lü yıllarda
Rönesans’ın getirdikleriyle birlikte Endülüs’te Barok tarzı mimari oldukça hız
kazanıyor. 1980’li yılların ardından özerkliğini kazanmış olan bu bölge
günümüzde İspanya toprakları içerisindeki 17 özerk bölgeden biri olarak
karşımıza çıkıyor. Bölgenin önemi de kültürel, coğrafi ve kolektif mirasının
zenginliğinden geliyor. Bu eşsiz deneyimi yaşamak için İspanya Turlarına göz
gezdirebilirsiniz. İspanya’nın güneyinde bulunan Endülüs, sekiz kentten
oluşuyor. Şimdi bu kentlerden birkaçına bakalım.
Malaga
Endülüs Turlarının ilk durağı şüphesiz Malaga şehri oluyor. Arapça
ve İbranice dillerinde tuz anlamına gelen kentin Akdeniz’e kıyısı vardır.
Günümüzde müzeleri, tarihi binaları ve tarih kokan caddeleri ile turistik bir
merkez haline gelen Malaga, 3.000 yıllık tarihiyle en eski kentlerden biridir.
M.Ö. 700’lü yıllarda Fenikeliler tarafından kurulan şehir, M.S. 700’lü yıllarda
Endülüs Müslümanlarının yönetimine girmiştir. Ayrıca Malaga ’da 2003 yılında
müze haline getirilen Picasso’nun evini de görebilirsiniz. Roma Tiyatrosu,
Alkazaba Sarayı, Malaga Katedrali, Costa del Sol Plajı da diğer görülmesi
gereken yerler arasında.
Sevilla
Endülüs etkisini doruklarında yaşayacağınız bir kent olmakla
birlikte Barok dönemin pek çok dev sanatçısına da ev sahipliği yapmış olan ve
katmanlaşmış kültürel öğeleriyle bize pek çok dönemi birlikte yaşatabilen bir
şehir Sevilla. Cervantes’in Don Kişot’u yazdığı caddeleri, Velazquez’in
Nedimeler adlı tablosunu yaptığı evi ve Beethoven’ın Fidelio’sunun geçtiği sokakları
içerisinde barındıran Sevilla, Endülüs bölgesinin en büyük şehri aynı zamanda
da başkenti. Şehirde gidilmesi gereken ilk yer 1929 Expo fuarı için yapılmış Plaza
de España yani İspanyol Meydanı. Sevilla Katedrali ve onun kulesi Giralda, Alcazar,
Casa de Pilatos, Batı Hint Adaları Genel Arşivi, Flamenko Müzesi de hazır
gelmişken görülmesi gerken yerler arasında karşımıza çıkıyor. Son olarak Museo Bellas
Artes yani Sevilla yani Güzel Sanatlar Müzesi sanat severlerin uğraması
gereken duraklardan.
Cordoba
Endülüs’te Arap esintisini en fazla yaşayacağınız kenttir.
Düz ve küçük bir şehir olan Cordoba; dar sokakları, iki katlı eski evleri,
Müslüman, Yahudi ve Hristiyan kültürünün oluşturduğu kozmopolit yapısıyla
görülmesi gereken Endülüs şehirlerinden biridir. La Mezquita ya da Kurtuba
Camii kentin simgesi niteliğinde bir odak noktası haline gelmiş. Romalılar
zamanında Pagan Tanrısı olan Janus’a adanmış bir tapınak olan La Mezquita,
Endülüs döneminde camiye dönüştürülüyor. Katolik egemenliği sürerken ise camiye
sunak ve mihraplar eklenerek kiliseye çevriliyor ve yapı içerisinde Rönesans,
Arap ve Gotik Mimarinin bulunduğu bir eser haline geliyor. Günümüzde içerisinde
bir kilise bulunduran tek cami olma özelliğini taşıyor. Aristokratik Saray ve Müze (Palacio de Viana), San Lorenzo
Kilisesi, Puente Romano, Botanik Bahçesi (Jardin Botanico de Cordoba), Alcazar,
Castle of the Christian Monarchs Endülüs ruhunu anlamak için görülmesi gereken
diğer önemli yerler arasında.
Cadiz
M.Ö. 1104 yılında Fenikelilerin kurduğu kent, Batı Avrupa’da
varlığını koruyan en eski kent olma özelliğini taşıyor. Avrupa’nın tarihini
anlamak için bir Avrupa Turları'na çıkmak isterseniz neden ilk durağınız Cadiz
olmasın? Tarihin en alt katmanlarından başlayıp anlamlandırmak ve bir keşfe
çıkmak istemez misiniz? Surlarla çevrili bir şehir olan Cadiz’in en yoğun
yerleri sahil kısımları ve botanik bahçeleridir. Ayrıca şehrin merkezinde
bulunan Catedral Nueva, Torre Tavira ve Aziz Felipe Neri Kilisesi gibi yapıları
da mutlaka gezmelisiniz.