1985 yılında Şanlıurfa’da bir toprak sahibi, arazisini
sürerken bir heykel bulur ve Şanlıurfa Müzesi’ne götürür. Yetkililer taşın
kireç taşı olduğunu söyleyerek toprak sahibini gönderirler fakat heykel müzede
kalır. Aradan yedi yıl geçtikten sonra Alman arkeolog ekibi müzeye Nevali Cori’deki
kazıdan çıkan eserleri teslim ederken bu heykeli görürler. Ardından kazı
çalışması yapmak için toprak sahibinin yeğeninden izin isterler. Arkeolog ekibi
iki senelik çalışmanın ardından bir duvar ve üçüncü senenin sonuna doğru bir
taşın ucunu keşfederler. Taşı kazdıkça üzerindeki motifleri görürler. Bu güzel
ve ilginç hikaye, Göbeklitepe’nin keşfedilme serüveni aslında. Klaus Schmidt
tarafından 1994 yılında Şanlıurfa’nın Örencik Mahallesi’nde başlayan
Göbeklitepe kazıları, arkeoloğun 2014 yılındaki ölümünün ardından Alman
Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müzesi tarafından yürütülüyor. Dünya’nın en eski
yapıt ve tapınağı olarak bilinen yapıdan yaklaşık 7500 yıl daha yaşlı olan
Göbeklitepe, bu yönüyle tarihin seyrini değiştirdi. Yaklaşık 12 bin yıl
öncesine ait bir tapınak olan Göbeklitepe, Fırat ve Dicle Nehirleri arasında
kalan ve ilklerin coğrafyası olarak bilinen Mezopotamya’nın sırrına sır kattı. İlkel
yani avcılık ve toplayıcılıkla hayatlarını sürdüren insanların, ağır mimari işçilik
gerektiren bu tapınakların inşasını gerçekleştirmiş olması tüm dünyada
şaşkınlık yarattı. Kazı ekibinin başındaki Klaus Schmidt Göbeklitepe için, ‘’Kendi
gücünün farkına varan insanoğlunun, doğanın parçası olmaktan çıkıp, ona
hükmetmeye giden yolu açtığı yerdir.’’ cümlesini söylemiştir. Sadece bu cümle
bile Göbeklitepe’nin Dünya tarihi için ne büyük önem arz ettiğini anlatmaya
yetiyor.
Göbeklitepe Hangi Döneme Aittir?
İnsanlık tarihinin sıfır noktası adıyla anılan Göbeklitepe,
günümüzden 12 bin yıl öncesine yani Neolitik Çağ bir diğer adıyla Cilalı Taş
Devri’ne ait bir tapınaktır. M.Ö. 10.000’li yıllardan beri var olduğu düşünülen
Göbeklitepe Ören Yeri, avcı toplayıcı kavmin inanç sistemleri doğrultusunda
buluştukları bir tapınak fikrine işaret ediyor. 2018 yılında UNESCO Dünya
Mirası listesine giren Göbeklitepe aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığı
tarafından 2005 yılında birinci derece sit alanı ilan edildi. Geçtiğimiz yıl
Göbeklitepe’nin turist sayısında meydana gelen artıştan olsa gerek, 2019 yılına
Göbeklitepe yılı dendi. Günümüzde sit alanında yirmiden fazla tapınak olduğu
tahmin edilmesine rağmen yalnızca altısı bulundu. Bu tapınaklar T şeklinde dairesel
şekilde inşa edilmiş ve sayıları on ile on iki sütun arasında değişiklik
gösteriyor. Sütunların ağırlıkları 40 ve 60 ton arasında ki bu da mimari
anlamda oldukça zor bir işçiliği olduğu anlamına gelmektedir. Tapınaklarda bir
diğer dikkat çeken nokta ise duvarlardaki resimlerdir. Yılan, yaban domuzu,
boğa ve soyut kabartmalar duvarlarda bulunuyor ve bu kabartmalardan yola çıkan
bilim insanları o yıllarda bölgede aslanların yaşama ihtimalinin güçlü olduğunu
söylüyor. Bundan sonra bulunacak en ufak bir yapı bile insanlık ve dinler
tarihini sıfırdan yazabilme potansiyeline sahip olabilir. Bu nedenle
Göbeklitepe Ören Yeri çalışmaları medeniyetler tarihi ve biz insanlar açısından
oldukça önem arz etmektedir.
Göbeklitepe’ye Nasıl Gidilir?
Şanlıurfa şehir merkezinin 15 km uzağında olan Örencik
Mahallesinde yer alan Göbeklitepe Ören Yeri’ne gitmek için birkaç farklı
alternatif mevcuttur. Bunlardan biri Gap Turlarıyla birlikte ören yerini
ziyaret etmektir. Bu sayede sadece Urfa’yı değil, Mezopotamya'nın bütününü
tanıma ve nedenselliğini kavrama fırsatı elde edebilirsiniz. Urfa hava alanından
Göbeklitepe’ye doğrudan ulaşım aracı bulunmuyor ve yol yaklaşık olarak 40
kilometredir. Eğer doğrudan gitmek isterseniz araç kiralamak ya da taksi ile
girmek sizin için mantıklı olacaktır. Toplu taşıma araçlarını kullanmak
isterseniz hava alanından Urfa’nın şehir merkezine gittikten sonra 100 numaralı
otobüsle ulaşımınızı sağlayabilirsiniz. Saat 10. 00’da giden sefer 12.00’da ve
16.00’da kalkan sefer 18.00’da şehir merkezine geri dönmektedir. Göbeklitepe
ziyaret saatleri ise 08.00 ile 19.00 arasındadır. Göbeklitepe Ören Yeri,
insanlık tarihi açısından oldukça önemli bir yerde duruyor ve yıllardır yanı
başımızda duruyormuş. Şanslıyız ki, arkeolog grubu Şanlıurfa Müzesi’nde o
heykeli gördü ve iki yıl boyunca ellerine bir şey geçmemesine rağmen kazılara
devam ettiler. Göbeklitepe geçmişin ilham perilerini günümüze taşıyan bir köprü
ve hepimiz o köprüyü en az bir kere deneyimle-meliyiz.