İtalya'nın kuzey bölgesindeki Toskana isimli yerde konumlanmış olan ve aynı zamanda bölgenin başkenti olma özelliği taşıyan Floransa, şehrin kalbinden geçen Arno Nehri çevresinde kurulmuş muhteşem bir İtalya şehridir.. Tarihi yapıları, göz alıcı güzellikteki mimarileri, aktif ve canlı sosyal yaşamı ve daha sayılmayacak bir çok güzelliği ile İtalya Turları'nın en çok tercih edilen turistik şehirlerinin başında gelen Floransa, aynı zamanda Rönesans'ın da doğum yeri olarak bilinmekte.. Leonardo da Vinci ve Michelangelo gibi dünyaca ünlü sanatçıları da kalbinde barındıran şehir yalnızca ressamlara değil, yine dünyaca ünlü yazarlardan biri olan Dante Alighieri'ye de yıllarca kucak açmış olması ile de bir hayli ünlü diyebilirim.. Özellikle sanat galerileri ve müzeleri ile tüm dünyanın ilgisini çeken İtalya'nın en önemli ticaret merkezlerinden biri olarak da anılan Floransa, yılda yaklaşık 10 milyon turiste kapılarını açan popüler bir şehir... İşte tüm bu nedenlerden Floransa'ya yolunuz düştüğünde Bargello Müzesi'ni, Vecchio Sarayı'nı, Uffuzi Galerisi'ni ve San Marco'yu gezmeyi sakın unutmayın!
Ve sırada İtalya'nın başkenti olan, aynı zamanda bir çok medeniyete de başkentlik yapmış olan ve tam 2800 yıllık bir tarihe sahip olması sebebi ile antik yapılarıyla göz kamaştıran bir şehir daha.. Ülkemiz tarafından da en çok ziyaret edilen Avrupa şehirlerinin başında gelen Roma, doğal güzelliklerinin yanı sıra anıtları, Rönesans ve Barok döneminden kalan yapıları, ılıman iklimi, kendine has havası ve çok kültürlü yapısı ile Avrupa Turları denilince akla ilk gelen turistik destinasyonlardan bir tanesidir. Tersten yazılışı "Amor" kelimesini oluşturur ve bunun da anlamı aşk'tır. Bu nedenle de şehre " Adında aşk saklı şehir " de denmektedir. Şehir, diğer şehirler gibi bir kaç günde gezilecek bir şehir değil diyebilirim.. Bu nedenle Roma turuna çıkarken geniş bir zaman dilimi ayırmanızı öneririm. Gezilecek yerlerden bahsedecek olursak ise ilk olarak milattan sonra 72 yılında yapımına başlanmış olan ve depremden dolayı oldukça fazla harap olmasına rağmen tarihi dokusunu korumayı başarmış olan Kolezyum'u kesinlikle görmenizi tavsiye ederim! Tarihe adını gladyatör dövüşleri ile yazdıran Kolezyum dışında ise dünyanın en büyük arkeolojik alanlarından biri olarak bilinen Roma Forumu'da kesinlikle görülmeye değer nitelikte bir yapı.. Ve son olarak her turistin mutlaka uğradığı ve Avrupa'nın en önemli çeşmelerinden biri olarak bilinen Trevi Çeşmesi'ne gidip dilek dilemeyi unutmayın!
117 adası ve küçüklü büyüklü 400 köprüsü ile Popüler Turlar'ın en çok merak edilen şehirlerinden biri olan güzeller güzeli Venedik.. Bir diğer adı da " Kanallar Şehri " olarak bilinen ve dünyaca ünlü maskeleri ile de " Maskelerin Şehri " olarak da anılan Venedik, kalbinde barındırdığı sayısız tarihi eser ile de UNESCO Dünya Mirasları Listesi'ne girmeyi başarabilmiş bir şehirdir. Rönesans döneminde de önemli bir role sahip olan şehir, aynı zamanda sanat ve mimari konusunda büyük bir gelişim göstermiş ve günümüze dek koruduğu kadim eserleri ile her yıl milyonlarca turiste kapılarını açan bir şehir haline gelmiştir. Diğer Avrupa şehirlerine nazaran biraz daha pahalı diyebileceğimiz bu şehirde konaklama fiyatları yüksek olsa da, merkezden uzaklaştıkça daha uygun fiyatlı hosteller bulabilirsiniz. Ayrıca size önerim yola çıkmadan aylar önce rezervasyon yaptırırsanız çok daha düşük fiyatlarla harika bir Venedik seyahati gerçekleştirebilirsiniz! Gelelim şehirde nereleri gezeceğimize.. Buralara kadar gelmişken Gotik tarzı ile görenleri adeta büyüleyen ve aynı zamanda şehrin en popüler noktalarından biri olan Dükler Sarayı'nı kesinlikle görmenizi öneririm. Venediklilerin ihtişamlı hayatının bir yansıması olan bu saray dışında ise yine şehrin en ünlü kilisesi olarak bilinen ve mimarisi ile tüm turistlerin ilgi odağı olan San Marco Bazilikası'da görülmeye değer güzellikte.. Ve son olarak Venedik'in en ünlü meydanlarından biri olan San Marco Meydanı'nda muhteşem tarihi fotoğraflar çekmeden asla dönmeyin!
Oldukça tarihi bir geçmişe sahip olması ile bilinen bir İtalya şehri daha.. Milano ve Venedik'in tam ortasına konumlanmış olan Verona, II. Dünya Savaşı sonrasındaki hava saldırılarının hedef noktalarından biri olması sebebi ile tarihi anlamda fazlasıyla dolu bir şehirdir. Almanların önemli ölçüde zarara uğrattığı şehirde maalesef bir çok kıymetli yapı harap olmuş ve savaş sonrasında şehirde büyük bir restorasyon çalışması başlatılmıştır. Tamamen yıkılan binaların yerine ise tarihi dokusunu koruyacak şekilde yeni binalar inşa edilmiş ve şehir günümüzdeki halini almıştır. Özellikle katedralleri, müzeleri, anıtları ve yemyeşil doğası ile ünlü olan bu şehirde görülmesi gereken ilk yerlerden biri Dünya'nın en büyük üçüncü arenası olarak bilinen Arena di Verona'dır. Geçmiş yıllarda tiyatro oyunlarının sergilendiği en önemli mekanlardan biri olan alan, o dönemin ve günümüzün en estetik yapıları arasında yer bulmaktadır. Ve tabi ki Verona denilince akla ilk gelen şeylerden biri de hepimizin edebi dünyasını süsleyen Romeo ve Juliet olabilir! Zira bu çiftin bir dönem Verona'da yaşadığına inanılmakta! Bu nedenle şehir bir nevi sembol haline gelmiş diyebiliriz.. Hal böyle olunca da Verona'ya kadar gelip Juliet'in evini görmeden gitmek olmaz tabi! Ve son olarak şehrin en işlek alanlarından biri olan ve kafeleri, mağazaları, heykelleri ve tarihi binaları ile dikkatleri üzerine çeken Erbe Meydanı'nda bir bardak kahve içmeden dönmemeli!
Sanatın, tasarımın, modanın, ticaretin, eğitimin, turizmin ve hatta gösteri dünyasının bile başkenti denilebilecek kadar dolu dolu bir şehir Milano.. Hem tarihi hem de modern dünyayı doya doya soluyabileceğiniz şehir, İtalya'nın kuzeyinde, orta kesiminde Lombardiya adındaki bir bölgede bulunmakta.. Leonardo Da Vinci'nin bazilika duvarlarına resmettiği eserlerden göz alıcı Gotik kiliselere kadar özel olan bir çok şeye tanıklık edeceğiniz bu şehir, kesinlikle muhteşem diyebilirim.. Milano seyahatiniz sırasında ilk görmeniz gereken yerlerin başında ise hiç şüphesiz asıl adı " Duomo di Milano " olan Duomo Katedrali geliyor! Milano şehrinin simgesi haline gelen bu katedralin özelliği ise 11.700 metrekarelik bir alana kurulmuş devasal ve ihtişamlı bir yapı olması! Londra'daki Aziz Paulus ve Sevilla katedrallerinden sonra Avrupa'nın dördüncü büyük katedrali olarak yerini alan yapının inşası ise tam 500 yıl sürmüş! Muhteşem heykelleri, orjinal sanat eserleri, mumyaları ve kusursuz işçilikleri ile kesinlikle görülmeye değer bir yapı! Ve bir diğer Milano güzelliği ise modanın kalbi olarak da anılan bu şehirde tabi ki en eski alışveriş merkezlerinden biri olan Galleria Vittorio Emanuele II.. Adını İtalya Krallığı'nın ilk kralından alan tarihi alışveriş merkezi aslında içerisindeki mağazalardan ziyade kusursuz mimarisi ve farklı ambiyansı ile ilgileri üzerine çekiyor diyebilirim.. Bu nedenle sakın buraya uğramadan gitmemeli! Ve son olarak dünyaca meşhur olan ve hatta dünyada opera dinlememiş insanların bile adını duyduğu La Scala Opera Evi, belki de bu şehirde görebileceğiniz en muhteşem yapılardan bir tanesi!
Labirenti andıran daracık sokakları, ihtişamlı ve kusursuz mimarisi, tarihi dokusu ile adeta Orta Çağ'dan fırlamış bir görünüme sahip İtalya şehri Siena.. İtalya'nın en çok turist çeken bölgelerinden biri olarak bilinen şehir, sanat eserleri, müzeleri, katedralleri, yöresel kültürü ve göz alıcı meydanları ile öne çıkmaktadır. Özellikle her yıl temmuz ve ağustos ayları arasında düzenlenen Palio at yarışları festivali ile milyonlarca turisti ağırlayan Siena, kültürü ve tarihi ile kesinlikle keşfedilmesi gereken bir İtalya şehri diyebilirim.. İtalya'nın önde gelen Gotik mimarilerinden biri olan Santa Maria Assunta Katedrali ise bölgenin gezilmesi gereken yerlerinin başında gelmektedir. Heykellerle süslenmiş kabartmalarla dolu ön cephesi ile büyüleneceğinize emin olduğum bu yapıyı kesinlikle görmelisiniz! Bir diğer destinasyon ise şehir merkezinin en önemli yerlerinden biri olan Piazza del Campo meydanı.. Uçsuz bucaksız sarayları ve kavisli binaları ile görenleri kendine hayran bıraktıran bölge, İtalya'nın en güzel şehir meydanlarından bir tanesi olarak bilinmekte.. Hemen hemen tüm yapıların tarihi bir geçmişe sahip olduğu bu meydanda fotoğraf çekmeden dönmeyin!