Bir resim düşünün. Tam karşısındasınız. Altmış milyon yıl öncesinden günümüze kalmış en eski resim belki de bu baktığınız. İnsanlık tarihinin daha başlamadığı gizemli ve mistik bir dünyadan bize kalan bir tuval. Üç kızgın yanardağdan akan lavlarla yanan bir kent görüyorsunuz. Turuncu, sarı ve kırmızının tonlarının hakim olduğu resim içine alıveriyor sizi. Şimdi gözlerinizi açın ve manzaraya bakın. Altmış milyon yıl ileri sarın hikayeyi. Erciyes, Göllüdağ ve Hasandağı’nın bölgeye püskürttüğü lavların oluşturduğu yumuşak tüf tabakasının çevresel faktörlerle aşınmış ilginç formlara sahip kayalar görüyorsunuz. Yüzeylerinde altmış milyon yılın kokusunu barındıran kayalardan derin bir nefes çekin içinize. Kadrajınızı oluşturun, fotoğrafınızı çekin, bakın ve öncesini resmedin zihninizde. Peki, siz neredesiniz? Kültür Turlarının incisi Kapadokya’dasınız, bildim mi?
Kapadokya Turlarının ilk durağı olmayı hak eden Göreme Açık Hava Müzesi, Nevşehir’in merkezine 13 km uzaklıkta bulunan bir kaya yerleşim yeridir. Milattan sonra dördüncü ve on üçüncü yüzyıllar arasında yoğun eğitim faaliyetlerinin yapıldığı bir dini merkez olarak kullanılmıştır. Aziz Basileus tarafından başlatılan bu yoğun manastır programı bu bölgenin ardından Soğanlı, Ihlara Vadisi ve Açıksaray’a da sıçramıştır. Hristiyan dininin günlük pratiklerine pek çok yenilik getiren Aziz Basileus, bölgede kendi adını verdiği bir kilise de yaptırmıştır. Rahibeler Manastırı, Yılanlı Kilise, Kızlar ve Erkekler Manastırı, Aziz Basileus Şapeli, Elmalı Kilise, Azize Barbara Şapeli,ve Azize Katherina Şapeli Göreme’de bulunan önemli kilse ve şapellerdir. Kilse duvarlarında İsa’nın hayatını ve din ile ilgili hikayeleri anlatan pek çok duvar resmi bulunur. Bu resimlerin günümüze kadar canlılığını yitirmeden ulaşmış olması ise gerçekten hayret uyandırıcı!
Dünyanın en ilginç müzeleri listelerinde olan ve Avanos’ta bulunan bu saç müzesi, bir çanak çömlek ustası olan Galip Körükçü tarafından 1979 yılında açılmış. Kayalardan oyulmuş 500 metre karelik bu müze, Kapadokya’nın dokusuna hemen uyum sağlayabilmiş. Müzenin içerisinde her yerden tutam tutam saçlar sallanıyor. Çok ilginç değil mi? Hatta müze bu yönüyle 1998 yılında Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi bile başarmış. Zamanla ziyaretçilerin yanlarında makas getirerek anı olsun diye bir tutam saç bıraktıkları bir müzeye dönüşmüş bu ilginç yer. Mağarada dev bir saç koleksiyonu var anlayacağınız. Müzenin sahibi Galip Körükçü saç tutamları arasından her yıl çekilişle 20 tanesini seçip bu tutamların sahiplerini tekrar Kapodokya’da misafir ediyormuş. Bir şansımızı denemek lazım! Müzenin kendine has kokusu sallanan saç tutamlarının arasından yürürken sanki dünyadan uzak bir diyarda hissettiriyor sizi. Ayrıca müzenin içinde çaput bağlayabileceğiniz bir dilek ağacı da var.
Kapadokya’da bölgesi sık sık çevredeki Bizans, Roma, Arap yerleşimlerinden saldırıya uğramıştır. Kapadokya bölgesindeki yer altı şehirleri sayısının 200’ü bulduğu tahmin edilir. Derikuyu’da bulunan sekiz katlı yer altı şehri de bu saldırılar zamanında korunmak amacıyla yapılmıştır. Derinkuyu Yeraltı Şehri’nde yaşama alanları, mutfak ve yemekhaneler, ahırlar ve şırahaneler bulunur. Yer altı şehrinin içerisinde elli beş metre yüksekliğe kadar inen havalandırma kuyuları mevcuttur. Bu kuyular su kuyuları olarak da kullanılmıştır. Çoğu yer altı şehrinde bulunmayan Misyoner Okulu, Derinkuyu Yer Altı Şehri'nde bulunur. Yer altı şehrinin ikinci katında haç şeklinde olan bir kilise vardır.
Elli milyon önce geniş bir iç deniz olduğu bilenen Avanos Devrent Vadisi, çvredeki yanardağların patlayıp soğumasıyla birlikte yumuşak kayalardan oluşan derin bir vadi oluvermiş. Ardından rüzgarla aşınarak bugünkü halini almış Avanos Devrent Vadisi. Hayal Vadisi ya da gün batımında gökyüzünün aldığı pembe renkten dolayı Pembe Vadi olarak da adlandırılır. Gözümüze Asmalı Konak dizisinden biraz tanıdık gelme ihtimali olan Devrent Vadisi, farklı objelere benzetilen peri bacaları arasında dolaşırken bir masal diyarını anımsatıyor adeta. Kafanızda yazdığınız senaryolardaki karakterlere bürünüyor peri bacaları. Birden Napolyon oluyorlar, hayalinizdeki başkahraman ya da tanıdığınız herhangi biri. Kapadokya, Türkiye’de kesinlikle görülmesi gereken yerlerden ayrıca bu tarz doğal oluşumları merak ediyorsanız Pamukkale Turlarına da göz atabilirsiniz.
Ürgüp'ün ilk durağı Pembe Vadi ’de bulunan üç peri bacasından oluşan ve adını buradan alan Üç Güzeller. Efsaneye göre, Kapadokya kralının kızı ile çoban, kralın engellemelerine rağmen evlenirler. Duruma çok öfkelenen kralın, torununu görünce değişeceğini düşünen prenses ve çoban, kralın yanına gitmeye karar verir fakat kral askerlerinden onları yakalamalarını ister ve aşıklar kaçarken taşa dönüşürler. En küçük baca, kralın çocuğunu temsil eder. Bu efsaneden dolayı Üç Güzeller, uzunca bir süre çocuk bekleyen çiftlerin uğrak noktası olmuştur. Mistik yeraltı kentleri, Üzümlü Kilise, Etnografya Müzesi ve Tavşanlı Kilise Ürgüp'ün uğrak noktaları arasında yer alır.
Unesco Dünya Mirasları listesinde olmasının hakkını veren Göreme, yüz
sene boyunca manastır hayatına ev sahipliği yapmış ve Bizans kilise mimarisinin
en önemli örneklerinden biridir. Yürüyüş
yapmayı seviyorsanız, tan vaktinde ya da akşam güneş batımında Güvercinlik ve
Zemi Vadi’sini ziyaret ederek harika anlar yaşayabilirsiniz. Uzunluğu 4100 metre olan Güvercinlik Vadi'si, her yıl sayısız turist ağırlar. Kenti seyretmek ve tan vaktini izlemek için harika bir doğal oluşum seyir terasıdır Güvercinlik. İçerisinde
şelale de bulunduran vadide çok fazla güvercin yaşamasından dolayı bu ad
konulmuş.
Hasan
Dağı’nda yaşanan tektonik olaylar sonucu doğal yollarla oluşmuş Ihlara Vadi
’si, bölgede en sık ziyaret edilen yerlerden biridir. Merdivenleri de vadi
kadar ünlüdür. 380 basamaktan oluşmuş merdivenler ile vadiye ulaşmak ne kadar
zor ise iniş bir o kadar eğlencelidir. Ağaçaltı Kilise'si merdivenlerin bittiği noktada bulunup oldukça iyi korunmuştur. Bu harika doğal güzelliği Kapadokya'ya gelmişken mutlaka deneyimlemek gerekir. Kapadokya şarapları ile meşhurdur. Ihlara'da gün batımını izlerken yavaş yavaş şarabınızı yudumlayabilir böylece enfes şarabın tadıyla seyir keyfinizi ikiye katlayabilirsiniz.
Kapadokya'da bulunan en yüksek nokta Uçhisar Kalesi'dir bu nedenle size tüm Kapadokya'yı izleyebileceğiniz harika bir alan yaratmıştır Uçhisar Kalesi. Kapadokya halkı tarafından Ağanın Kale’si ve Çavuşun Kale’si ismiyle de anılıyor. A La Turca Collection isimli dükkanı da gezinize dahil etmeyi unutmayın. Dükkanda Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden getirilmiş yöresel halı, kilim, takı, çanta, seramik gibi eşyalar satılıyor.
Kapadokya yer altı kentleri ile ünlü bir bölge ama Kaymaklı Yeraltı Şehri hiç ilgisi olamyan bir insanın bile merağını uyandırabilecek güçte bir yerdir. Sekiz katlı bir kent olan Kaymaklı, devasa sürgü taşlarıyla, şıra haneleri, dar ve esrarengiz koridorları ile bize geçmişi yeniden yaşatıyor. İkinci katında kilise ve mezarlık bulunan yer altı şehrinde erzak deposu, mutfak ve daha pek çok bölüm bulunuyor. Yeraltı şehrine müze kartınızla giriş yapmanız mümkündür fakat eğer müze kartınız yoksa girişleri 30 TL'dir.
Kapadokya’dan Gülerek Dönmeniz Dileğiyle!