Fırat ve Dicle nehirleri arasında yer alan ve kendine has kültürü ve mimarisi ile insanı adeta zaman yolculuğuna çıkaran Mardin, özellikle bir çok farklı dine kucak açan yapısı ile köklü ve derin bir geçmişe sahiptir. Türkiye'nin en kalabalık 26. şehri olan ve aynı zamanda Suriye ile de sınır komşusu olan Mardin, İpek Yolu üzerinde bulunmaktadır ve Yukarı Mezopotamya'nın en eski şehirlerinden biri olarak bilinmektedir. Neredeyse 3000 yıllık bir tarihe sahip olan şehirde Artuklu Üniversitesi civarında yapılan kazılardan elde edilen sonuçlar göstermiştir ki şehirdeki bulgular Paleolitik Çağ'a aittir. Dargeçit ilçesindeki Boncuklu Tarla civarında yapılan kazı çalışmaları Cilalı Taş Devri'ne, Kerküşti Höyük bölgesinde yapılan kazılardaki bulgular ise Kalkolitik Çağ'a aittir. Tüm bunlar dışında kentin farklı bölgelerinde Demir Çağı'na ve Tunç Çağı'na ait kalıntılar da mevcuttur. Milattan önce 2000 yılı civarında Asur'ların hakimiyeti altına giren bölge daha sonraki yıllarda ise Hitit, Urartu ve Medlerin hakimiyeti altına girmiştir, böylece bir çok farklı kültüre ev sahipliği yapmıştır. Özellikle bu yönü ile Kültür Turları'nın önde gelen destinasyonlarından biri olan bölge, her yönüyle görülmeye değer güzelliktedir. O halde gelin ufak bir Mardin turuna çıkalım..
" Kartal Yuvası " olarak adlandırılan ve 1600 yıllık köklü bir tarihe sahip olan Mardin Kalesi, bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış olması ve Mardin'e hakim olan konumu ile her yıl milyonlarca turisti bünyesinde ağırlamaktadır. Mardin Turları'nın ilk durağı olan tarihi yapının inşasının 10. yüzyıla dayandığı düşünülmektedir. Bulunduğu konum itibari ile muhteşem bir Mezopotamya Ovası manzarasına da sahip olan yapı; Sümerlerden Perslilere, Romalılardan Bizanslılara ve hatta Selçuklulardan Osmanlılara kadar bir çok döneme tanıklık etmiştir. İlk günkü kadar sağlam olmasa da hala ayakta kalmayı başarabilmiş bir yapı olan Mardin Kalesi bir rivayete göre ateşe tapan kral olarak bilinen Şad Buhari'nin hastalandığında yerleştiği yer olarak bilinmektedir. Çabucak iyileşen kralın 12 yıl boyunca burada yaşadığı söylenmekte ve kalede bulunan halkın veba salgını nedeniyle öldüğü düşünülmektedir. Her ne kadar iç kısmı ziyarete kapalı olsa da kalenin hemen altında bulunan Zinciriye Medresesi'ne gelerek kaleyi görebilir, hem de Mardin'in göz alıcı manzarasını seyretme fırsatı bulabilirsiniz.
Yine Mardin seyahatinin ilgi gören bir başka yapısı olan ve Mardin merkeze 5 kilometre uzaklıkta bulunan Deyrulzafaran Manastırı, Süryani toplumlarını temsil eden en eski yapı özelliğini taşıması sebebiyle Mardin için büyük bir öneme sahiptir. Süryaniler tarafından günümüzde de dini merkez ve okul olarak kullanılan manastırın içerisinde 52 Süryani patriğinin mezarı bulunmaktadır. Manastır Süryaniler tarafından "Güneş Tapınağı" olarak inşa edilmiştir. Bir rivayete göre manastırın bulunduğu bölgede açan safran çiçeklerinin harçlara renk vermesi için yapının inşasında kullanıldığı bilinmektedir. Süryaniler tarafından güneş tapınağı olarak kullanılan bu yapı ayrıca Romalılar tarafından da kale olarak kullanılmıştır. Roma döneminde manastıra ek olarak Azizler Evi, Meryem Ana Kilisesi ve Kubbeli Kilise'nin de inşa edildiği bölgede en dikkat çeken yer manastırı tavanıdır. Tavanı oluşturan taşlar birleştirilirken hiç bir harç kullanılmamış olup taşlar sırayla dizilmiş ve geometrik bir şekil oluşturulmuştur. Aynı zamanda manastır muhteşem bir avluya sahip olması ile de bilinmektedir. 3 kattan oluşan bu muazzam yapının içerisinde kiliseler, sergi alanları, revak ve teras alanı bulunmaktadır.
Mardin'in merkezinde bulunan ve 1385 yılında inşa edilen Zinciriye Medresesi, Mardin'deki son Artuklu Sultanı Melik Necmettin İsa tarafından inşa edilmiştir. 14. yüzyıldan günümüze kadar gelmeyi başarmış olan bu önemli yapı az önce bahsettiğim Mardin Kalesi'nin hemen alt tarafında bulunmaktadır. Dolayısıyla Mezopotamya Ovası'na hakim bir noktada bulunan medrese, iki kattan oluşmaktadır. Katlar üzerinde türbe, cami ve avlu bulunan medrese, dilimli görünüme sahip kubbeleri, özel konumu ve Mardin'in geçmişini yansıtan tarihi dokusu sebebiyle bütün ilgiyi üzerine çekmeyi başarabilmiş bir yapıdır. Özellikle üzerinde bulunan taş işlemeleri ile görenleri etkileyen Zinciriye Medresesi, geçmişte rasathane olarak da kullanılmıştır. Asıl adı Sultan İsa Medresesi olarak bilinen fakat halk tarafından Zinciriye Medresesi olarak anılan önemli yapıya her ne kadar toplu taşıma ile ulaşmak mümkün olmasa da araç kiralayarak ya da taksi aracılığıyla ulaşabilmek mümkündür. Mardin seyahatiniz sırasında bu medreseyi görmeden dönmeyin!
Ve son olarak 1895 yılında Süryani Katolik Patrikhanesi olarak inşa edilen ve uzun süre askeri üs, sağlık ocağı, karakol ve merkez olarak kullanılan müze, çeşitli restorasyon çalışmaları sonucunda 1995 yılında günümüz halini almıştır. Mardin'in merak edilen tarihi zenginliklerini ve kültürel tarihini muhteşem bir şekilde yansıtan Mardin Müzesi, arkeolojik ve etnografik bir çok koleksiyona ev sahipliği yapıyor olması ile özellikle Gap Turları'nın da önemli durak noktalarından biridir. Perslerden Romalılara, Bizans'tan Osmanlı dönemine kadar bir çok medeniyete ait silindir, altın, gümüş, tablet ve bakır sikke gibi arkeolojik eserlerin bulunduğu müzede ayrıca eski giysilere, hamam eşyalarına, bileziklere, kolyelere ve kahve takımları gibi etnografik eserlere de rastlamak mümkündür. Pazartesi günleri ziyarete kapalı olan bu değerli yapıyı diğer günler içerisinde 09.00 - 19.00 saatleri arasında ziyaret edebilir, Mardin'in tarihi hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Yürüme mesafesinde olan müzeye yaya olarak ulaşabileceğiniz gibi halk otobüsleri ile de ulaşım sağlayabilirsiniz. Ayrıca müzeye girişlerde Müzekart'ın geçerli olduğunu da belirtmeden geçmeyeyim. Şimdiden iyi yolculuklar!
Son yılların popüler seyahat yerlerinden biri olan ve özellikle kendine has tarihi dokusu ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin göz bebeği niteliğinde olan Mardin'e neredeyse tüm şehirlerden kolayca ulaşım sağlayabilirsiniz. Eğer Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşıyorsanız özel aracınızla kısa bir sürede merkeze ulaşabilir, ya da şehirler arası otobüsleri tercih edebilirsiniz. İstanbul'dan Mardin'e ulaşmak için ise yine özel aracınızla 21 saatlik bir yolculuk sonrasında şehre ulaşabilirsiniz. Ankara için ise bu süre yaklaşık 13 saati bulmaktadır. Bir başka ulaşım şekli olarak hava yolu ile de Mardin'e seyahat etmek mümkündür. İstanbul, İzmir ve Ankara'dan her gün düzenlenen uçak seferleri ile yaklaşık 1 saat 55 dakikada Mardin'e varabilirsiniz. Şehir içi ulaşım sağlarken ise minibüsleri ve özel halk otobüslerini kullanarak şehrin farklı bölgelerine kısa sürede ve konforlu bir şekilde erişebilmeniz mümkündür.