Kültüründen mimarisine, en ihtişamlı ormanlarından Alp dağlarının eteklerine kadar olağanüstü bir çok güzelliğe ev sahipliği yapan bir bölge Orta Avrupa.. Latin, Germen ve Slav kültürlerinin birbirine harmanlanmış haliyle kendi başına yeni bir kültür oluşturan bölge aynı zamanda dünyanın ve Avrupa'nın en gösterişli ekonomilerine sahip bir çok şehri de kalbinde barındırmasıyla biliniyor.. Bu güzelim bölgeyi oluşturan, bahsetmeye doyamadığım ülkeler hangileri diye soracak olursanız ise başta sosyal yaşamıyla ziyaretçilerini büyüleyen Almanya olmak üzere, muhteşem şatolarıyla görenleri büyüleyen minik bir ülke olan Lihtenştayn, tarihi sokaklarıyla Çek Cumhuriyeti, kahveleriyle başımızı döndüren Avusturya, daha önce Çek Cumhuriyeti'ne bağlı olup sonradan kendi başına ayrı bir ülke olan Slovakya, Yugoslavya'dan ayrılarak bağımsızlaşan Slovenya ve son olarak nefes kesen doğa manzaraları ile İsviçre gelmekte.. O halde biraz da bu muhteşem rotalar arasında mutlaka görmeniz gereken bir kaç şehirden bahsedelim..
Orta Avrupa Turu dendiği zaman akla ilk gelen rotalardan biri olan Berlin, bohem ruhu, tarihi dokusu ve keşfedilmeye doyulmayan sokaklarıyla hakikatten beni benden alan bir şehir.. Aynı zamanda Almanya'nın başkenti ve en büyük şehri de olan bölgede çok kültürlü yapıya, sanat galerilerine, ve tarihin bir yansıması olan müzelere rastlamak mümkün.. Zaten şehri keşfedilebilir kılan en büyük nedenlerden biri de müzeleri.. Tabi bir de Berlin doğası diye bir gerçek var.. Şehri keşfederken kendinizi bir anda yemyeşil bir ormanı keşfe çıkmış gibi hissedeceğiniz kadar güzel bir doğaya sahip bu şehir.. Bir de bunun üzerinde mimarisiyle ünlü köprüleri ve gördüğünüzde gözlerinize inanamayacağınız bir işçilikle inşa edilmiş olan katedralleri de eklendi mi tam bir kartpostal tadı veriyor size..Kısacası kültürüyle, sanatıyla, tarihiyle ve doğasıyla baştan sona keşfedilmeye değecek bir şehir Berlin..
Gelelim ikinci muhteşem şehre.. Müzisyenleriyle renklenen sokakları, yemyeşil doğası, geçmişin en güzel yansıması olan tarihi bölgeleri, meşhur kahve çekirdekleri ve müzik sanatın en usta bestecilerine ev sahipliği yapıyor olmasıyla kesinlikle görülmeye değer bir şehir Viyana.. Özellikle klasik müzik alanında Mozart, Haydn, Beethoven, Schubert gibi dünyaca ünlü bestecileri bünyesinde barındırmış olmasıyla beni kendine hayran bıraktıran şehir aynı zamanda tüm binalarına hakim olan Barok tarzı ile de güzelliğine güzellik katan bir bölge.. Şehri sevilebilir kılan bir diğer özellik ise dünyaca ünlü psikolog Sigmun Freud'un da burada doğup büyümüş, hatta eserlerinin bir çoğunu burada yazmış olması.. Sırf bu yüzden şehre "Rüyalar Şehri" sıfatı bile kondurulmuş.. Benim gibi tarihiyle, sanatıyla, mimarisiyle dolu dolu bir şehri gezmek isteyenler için kesinlikle kaçırılmaması gereken bir yer olan Viyana'da yapılacak bir şey daha var tabi! Mis gibi kokusu ve tarihten gelen lezzetiyle şehrin manzarasına karşı bir bardak Viyana kahvesi içmek!
Vltava nehri üzerine inşa edilen, ikiye bölünmüş mistik bir şehir Prag.. Tarihte büyük bir yer edinen köklü geçmişi sebebiyle I. ve II. Dünya Savaşı'ndan derin izler taşıyan şehir, özellikle tarihe düşkün olan gezginlerin kesinlikle ziyaret etmesini düşündüğüm rotalardan bir tanesi.. Her ne kadar savaş dönemine tanıklık etmiş olsa da çok az bir hasarla kurtulabilen Prag, sırf bu nedenle bile her yıl dünyanın her yerindeki turistler tarafından oldukça fazla ilgi görmekte.. Peki niçin bu şehri ziyaret etmeliyiz? Çünkü burada muazzam mimari yapılara rast gelebilirsiniz.. Hatta bunlardan bir tanesi ve benim için en önemlisi olan, aynı zamanda şehrin sembolü haline gelmiş Karl Köprüsü kesinlikle görülmeye değer bir yapı.. Yaklaşık 600 metre uzunluğa sahip ve üzerinde birbirinden ihtişamlı 30 farklı heykel bulunduran köprü, Vltava nehri manzarası ve mistik havasıyla hakikatten büyüleyici bir güzellik.. Bir de Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeyi başaran " Dünya'nın En Büyük Antik Kalesi " olan Prag Kalesi var tabi.. Bunun gibi sayamayacağım bir çok tarihi güzelliğe sahip olan bu şehri keşfetmeye doyamayacağınıza eminim.. Şimdiden keyifli gezmeler!
Ve son olarak zengin kültürü, göz alıcı mimarileri, masallardan fırlamış evleri, yeşilin tüm tonlarını barındırıyor olması, güzelliğine güzellik katan sayısız kanalları, akıllarda yer edinen renkli festivalleri, insanı sakinleştiren sıcacık ve sevimli kitap kafeleri, tarihe ve sanata dair bir çok önemli eseri kalbinde barındırıyor oluşu, kısacası attığınız her adımda sizi etkileyebilecek detaylara sahip olması ile Amsterdam Orta Avrupa Turunuz sırasında kesinlikle görmeniz gereken bir şehir.. Mutlu, huzurlu ve özgür insanların yaşadığı bu güzelim şehrin sokaklarında dolaştığınızda perdesiz evler size özgürlüğünüzü hatırlatıyor.. Şık giyimli insanların bisikletle yolculuk yaptığını görünce içiniz ısınıyor.. Şehrin kafa dinleten sessizliği ise başlı başına bir mutluluk.. Birbirine benzeyen sokakları arasında kaybolmanın verdiği keyif ise hiç bir şeyde yok diyebilirim.. Giderken güle oynaya gidip hiç dönmek istemediğim bu eşi benzeri olmayan şehri ziyaret etmeden, yemyeşil doğasında bir bisiklet turuna çıkmadan geri dönmeyin..
Bu konuda bir çoğumuzun kararsız olduğunu biliyorum. Açıkçası ilk başlarda ben de biraz kararsız kalmıştım. Ve hatta eğer turla gidersem özgürce hareket edemem, istediğim yerde istediğim kadar vakit geçiremem gibi düşüncelere kapıldığım olmuştu. Fakat hiç de öyle olmadığını gördüm. Tereddütlerinizi bir kenara bırakma zamanı.. Turla katılmanın avantajlarından bahsetmek istiyorum biraz. Öncelikle daha önce hiç görmediğiniz bir yere gidiyorsunuz. Dolayısıyla rota oluşturmak çok da kolay değil. Turla katılmanın avantajları da işte tam bu noktada başlıyor. Tur rehberi eşliğinde seyahat ederken bölgenin önemli olan tüm yapılarını tanıma fırsatı bulabiliyorsunuz. Üstelik yanı başınızda size o yapı veya bölge hakkında bilgi veren birinin olması ise harika. Böylelikle hem geziyor, hem öğreniyorsunuz. Ayrıca zamanınızı en verimli şekilde değerlendirmenin yolu da yine turlar aracılığıyla seyahat etmek. Bu sayede bir gün içerisine birden fazla rota sığdırabilmeniz mümkün. Üstelik bir de Promosyonlu Tur fırsatlarından faydalanabilirseniz değmeyelim keyfinize! Hem ucuz, hem eğlenceli, dolu dolu bir Orta Avrupa yolculuğunuzda şimdiden iyi yolculuklar dilerim!